menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devlet zarureti meselesi

14 15
25.11.2025

Mesele zaruretin sınırları ile ilgilidir. Ve genellikle insanların şahsî hayatları ile ilgili meselelerde ve bilhassa alışverişte ve faiz meselelerinde müzakere konusu olur.

Konu bilhassa bu yönüyle elbette ilâhiyatçıların ilgi ve uzmanlık alanında. Biz de okuyup istifade ediyoruz.

Oysa kamusal insanların kamusal hayatlarında ve bilhassa devlet adamlarının ve bürokratların devletle ve milletle ilişkilerinde de aynı kavram kullanılır ve bazen açıkça kullanılıyor.

İşte buna biz “devlet zarureti” diyebiliriz.

Önce bir prensibi hatırlayalım:

Bediüzzaman, talebelerine verdiği en son derste bir tesbit yapıyor. “Cimin karnı geniştir” diyerek ve “zaruret var zannıyla” ona da buna da fetva vermeye kalkan ve veren hocalardan söz ediyor.

Talebelerine de “o hocalara ilişmeyin” derken dolaylı olarak “o fetvalarına iştirak etmeyin, uygun dille ikaz da edin, ama tahkir etmeyin, gözden düşürmeyin” demiş oluyor.

Demek zaruretin sınırları meselesi önemli.

Zaten Bediüzzaman da aynı mektupta şöyle diyor: “Ekmek yemek ve........

© Yeni Asya