Devlet zarureti meselesi
Mesele zaruretin sınırları ile ilgilidir. Ve genellikle insanların şahsî hayatları ile ilgili meselelerde ve bilhassa alışverişte ve faiz meselelerinde müzakere konusu olur.
Konu bilhassa bu yönüyle elbette ilâhiyatçıların ilgi ve uzmanlık alanında. Biz de okuyup istifade ediyoruz.
Oysa kamusal insanların kamusal hayatlarında ve bilhassa devlet adamlarının ve bürokratların devletle ve milletle ilişkilerinde de aynı kavram kullanılır ve bazen açıkça kullanılıyor.
İşte buna biz “devlet zarureti” diyebiliriz.
Önce bir prensibi hatırlayalım:
Bediüzzaman, talebelerine verdiği en son derste bir tesbit yapıyor. “Cimin karnı geniştir” diyerek ve “zaruret var zannıyla” ona da buna da fetva vermeye kalkan ve veren hocalardan söz ediyor.
Talebelerine de “o hocalara ilişmeyin” derken dolaylı olarak “o fetvalarına iştirak etmeyin, uygun dille ikaz da edin, ama tahkir etmeyin, gözden düşürmeyin” demiş oluyor.
Demek zaruretin sınırları meselesi önemli.
Zaten Bediüzzaman da aynı mektupta şöyle diyor: “Ekmek yemek ve........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein