menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Lenin’i yeniden okumak ve emperyalizm-2

36 0
05.12.2023

Aşırılıklar Çağı’nı, Hobsbawm’a ek yaparak 1900’lerin başından itibaren başlattığımı söylemiştim. Çünkü aşırılığın temelinde emperyalizm var.

Böylece, yapacağım tahlilin ve Lenin’i yeniden okumanın amacına da ulaşmış oluyoruz. 1900’lerin başında yaşanmaya başlayan tekelleşme ve aşırılıklar bizi Birinci Dünya Savaşı’na götürmüştü, peki bugün, katbekat fazlasını yaşadığımız tekelleşmenin sonucunda neler yaşanmasını bekliyoruz?

O zaman ilk olarak, dünyayı Birinci Dünya Savaşı’na sürükleyen etkenler neler ve Lenin’in bu konuda ne gibi tespitler yaptığına bakmamız gerekiyor. İddiam şudur ki bu konuda en derli toplu kitap Lenin’in Emperyalizm kitabı. O yüzden kitabı tekrar hatırlamakta fayda var.

Kısa bir özet geçecek olursak, Lenin dünyayı büyük savaşa sürükleyen olgunun emperyalizm olduğunu netlikle vurguluyor, bu vurgusu boşuna veya hayali bir tespit değil. Rekabetçi kapitalizm eninde sonunda tekelleri doğurur ve tekeller başlangıcında kendi aralarında bir barış imzalasalar, ortak hareket etseler de, bir süre sonra çıkar ilişkileri çatışmaya dönüşür. Çünkü her tekel, eninde sonunda hiper-tekel olma yolunda ilerler. Buna yasa diyoruz ve şimdi bizim yasalara ihtiyacımız hiç olmadığı kadar var.

Demek ki birinci yasa neymiş: Tekelleşme kapitalizmin bir ürünü ve hatta kapitalizmin kendisidir. Rekabetçi kapitalizm eninde sonunda tekelleşir.

Rekabetçi kapitalizmde şirketler bir süre sonra ürettikleri malların hammaddesine de sahip olmak isterler. Daha sonrasında bunun ticaretini de tek başlarına yapmak isterler. Bunun sonrasında, ürünün yapacağı yolun da sahibi olmak ister ve daha sonrasında kendisine rakip olacak şirketi satın almak veya yok olması için fiyat kırmalara ve daha birçok zor aygıtına başvururlar. Başka bir örneğe bakacak olursak, şirketler yeni bir ürün için Ar-Ge çalışması yaparlar ama kendileri dışında oluşan yeni teknolojileri ya satın alırlar ya da aldıkları patentleri kullanmazlar veya engel olurlar. Lenin o dönem için bir rakam verir bizlere:

“1906’nın sonlarında, yalnızca patent elde etmek amacıyla, tröste bağlı iki yeni şirket kurdular.”

Lenin döneminin koşullarında tekeller dünyası bugünküne göre hâlâ embriyo halindedir. Bugün artık dünya büyük birkaç tekelin yönetimi altına girmiştir.

“Bu, artık bilinmeyen bir pazar için üretim yapan, şuraya buraya dağılmış ve birbirinden habersiz patronların eski serbest rekabetinden kesinlikle farklıdır. Temerküz o noktaya varmıştır ki bir ülkenin ve hatta, içeride göreceğimiz üzere, birçok ülkenin ya da tüm dünyanın bütün hammadde kaynaklarının dev tekeller tarafından ele geçirilmesidir.”

İşte bu tespitin de gösterdiği gibi, tekelleşme eninde sonunda uluslararası bir nitelik kazanır ve buna emperyalizm denir.

Hammadde kaynaklarının önce içeride sonra da tüm dünyada sömürülmesi tamamen tekelleşmeyle ilgilidir.

Lenin tespitlerine şöyle devam eder:

“Örgütlenme için verilen bu güncel, sözde çağdaş uygar mücadelede, tekelci birliklerin başvurdukları araçların yalnızca listesine göz atmak bile son derece öğreticidir: 1-Hammaddeden yoksun bırakma. 2-İttifaklar yoluyla işgücünden yoksun bırakma. 3-Ulaşım araçlarından yoksun bırakma. 4-Sürüm........

© Tele1


Get it on Google Play