menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hasta cephesi: Hekim; tıbbi müdahalede "özen"le, estetik müdahalede ise ek olarak "taahhüt ettiği sonucu meydana getirmekle" yükümlüdür

13 0
07.07.2024

Diğer

07 Temmuz 2024

Avukat Orhan Kerim İşcan, uzun yıllardır hukuk alanında çalışmalar yapıyor. İşcan, uygulama sırasındaki hata ve eksikliklerin siyasi nedenleri olduğunun altını özenle çiziyor. Sağlık sisteminin günümüzdeki işleyişi nedeniyle hasta ve doktor haklarındaki dengeden söz edilemeyeceğini belirten İşcan, malpraktis davasında hasta tarafı olarak konuya dair sorularımızı yanıtladı.

- Hukukta malpraktis kavramı nedir?

Mesleğin icrası sırasında bilgisizlik, dikkatsizlik, tecrübesizlik, özen göstermeme gibi nedenlerle oluşan hatalara verilen genel isim denilebilir. Ancak daha çok hekimlerin hukuki sorumluluğu kapsamında karşımıza çıkıyor. Türk Borçlar Hukuku'nun kabul ettiği prensipler Roma Hukuku dönemine dayanmakta. Roma Hukuku'nda hekimlerin yürüttüğü faaliyetler ve buna bağlı sorumlulukları tespit edilmiş. Bu hususlar hukuk fakültesinin birinci yılında Roma Hukuku dersinde anlatılır. Ancak hekimin hukuki sorumluluğunun belirlendiği kaynaklar daha eskilere dayanmakta. Hammurabi Kanunları'nda dahi geçmektedir. Farklı coğrafyalarda farklı kusur ve sorumluluk esasları belirlenmiş. Yani geçmişi çok eski tarihlere dayanan bir kavram. Son yıllarda da hekimlerin hukuki sorumluluğu kapsamında birçok değişiklik yapıldı.

- Malpraktis davalarına dair genel kanı nasıl?

Hatalı hekimlik uygulamaları nedeniyle zarara uğrayan hastalar en çok yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarını eleştirmekte ve bilirkişilerin de doktor olması sebebiyle doktorların birbirlerini koruma güdüsü ile hareket ettikleri şeklinde genel bir kanıya sahipler. Ancak durum tabii ki bu kadar basit değil. Mahkemelerin verdikleri kararlara etki eden birçok hukuka uygunluk sebepleri ve kriter var. Bu olumsuz kanının toplumsal sonuçları oluyor. Genel olarak doktorlara karşı bir önyargıya sebebiyet verebiliyor.

- Peki işin doktorlar tarafındaki durumu nasıl?

Doktorlar tarafında durum biraz daha farklı. Son yıllarda hekimlere açılan davaların sayısında bir artış var. Ülkemizde yargılamalar çok uzun sürüyor. Beraatla sonuçlanan kimi davalarda görüyoruz ki hiçbir kusuru veya hatası olmayan ama uzun yıllar yargılanan doktorlarda büyük bir motivasyon kaybı yaşanabiliyor. Ülkemizde doktorluk olağanüstü zorluklarla yürütülen bir meslek. Yarım saatte bir hastaya bakılması gerekirken beş dakika dahi ayrılamamakta. Bu da hata yapma riskini arttırıyor. Hasta ve doktor hakları paralel düşünülüp şekillenmesi gerekli bir konu. İyi bir denge kurulmalı. Bir yandan hastaların haklarının optimal düzeyde himayesi gerekirken diğer yandan da hekimlerimizin saygınlığını zedeleyecek ve hekimlik mesleğinin ifasını imkânsız hale getirecek nitelikte bir durumun içine girilmemesi gerekli.

- Bu tip davalardaki çelişkili durumlar nedir?

Hekim ile hasta arasındaki ilişki vekâlet ilişkisi olarak değerlendirilir. Estetik amaçlı cerrahi müdahaleler ise "eser sözleşmesi" niteliğindedir. Bu nitelendirmeye göre de hekimin sorumluluk esasları belirlenir. Tıbbi müdahalelerde hekimin özen yükümlülüğüne uygun davranması yeterliyken, estetik amaçlı tıbbi müdahalelerde ek olarak hekim, taahhüt ettiği sonucu meydana getirmekle yükümlüdür. Birbirine çok benzeyen nedenlerle oluşan hekim hataları için açılan davalarda mahkemelerden biri "eser sözleşmesi" olarak değerlendirirken diğer mahkeme vekâlet sözleşmesi olarak değerlendirebiliyor. Ancak bu şekilde verilen çelişkili kararlar hem doktor hem de hasta açısından mağduriyetlere sebebiyet verebiliyor.

- Siz şu anda malpraktis davasında bir hastayı temsil ediyorsunuz. Konuyu sizin açınızdan dinleyebilir miyiz?

Bir davamızda estetik uygulamaları ile tanınan özel bir sağlık kuruluşunda çalışan hekime başvuran müvekkilimiz göğüs estetiği amaçlı olarak ameliyat olmuş ancak ameliyat sonrası belirgin dikiş izleri, şekil bozuklukları, büyüklük farklılıkları gibi durumlarla karşılaşmış. Dava sırasında hekim tarafı bu işlemin tıbbı bir gereklilik nedeni ile yapıldığını, estetik amaçlı olmadığını iddia etti. Ve davada işlemin estetik amaçlı olmadığı gerekçesi ile bir taahhüt içermediği, görünüşteki bozuklukların tıbbi gereklilik nedeni ile işlem yapıldığından makul karşılanması gerektiği şeklinde oldu. Biz de bunun üzerine şu soruyu sorduk: "Madem tıbbi gereklilik nedeni ile yapıldı. Hasta devlet hastanesine başvursa idi devlette ameliyat olabilecek miydi?" İşte bu sorunun cevabı da olumsuz oldu. Yani devlet "Burada tıbbi bir gereklilik yok" dedi. Davada ise tıbbı bir gereklilik olduğu karara bağlandı. Biz bu davada hastanın büyük bir mağduriyet içinde olduğunu gördük. Bu tür çelişkili durumlarla sık karşılaşılıyor.........

© T24


Get it on Google Play