Gazze’de ateşkes hayal gibi
Diğer
26 Ağustos 2024
1,8 milyonluk Filistin halkını bombalarla Gazze Şeridi’nin yüzde 11’ine sıkıştıran, 50 bine yakın insanın ölümüne sebep olan, Uluslararası Adalet Divanı’nın “soykırım” tanımlamasına rağmen bitmek bilmeyen İsrail katliamı dünyanın gözü önünde sürerken, barış ya da ateşkese dair ufukta en ufak bir ümit gözükmüyor.
Ateşkesin aylardır lafzı var, ama kendisi yok. Çünkü yapay zekâ teknolojisini de desteğine almış İsrail’in savaş mekanizması “zamana oynuyor” ve bu şekilde ölüm kusarak hedefine doğru ilerliyor. Euro-Med Monitor’e göre, 12 Ağustos’a kadar İsrail ordu birliklerinin Gazze’de katlettiği 48 bin 380 Filistinlinin 43 bin 592’si, yani yüzde 91’i sivil. 16 bin 8’i çocuk ve 10 bin 351’i kadın olmak üzere yüzde 60’ı da kadın ve çocuk.
Kahire’de bir takım ateşkes görüşmeleri yürütülüyormuş ve sanki silahların susmasına epeyce yaklaşılmış gibi bir hava estirilse de siz görünene bakmayın. Ne üç ay önce bir ateşkes taslağı ortaya koyan ABD Başkanı Joe Biden’ın birkaç gün önce, “acil ateşkes” demesi bir gelişmeye gebe, ne de Kasım seçimlerinin an itibarıyla biraz daha güçlü görünen adayı Kamala Harris’in geçen gün “ateşkes çağrısı” yapması “kritik.” Benim kanaatim İsrail lideri Binyamin Netanyahu’nun bu katliamı yıl sonuna kadar sürdüreceği yönünde.
Elimde herhangi bir belge ya da somut delil var mı, bunu söylerken? Hayır! Ama Netanyahu’nun savaş takvimine yönelik çekincesinin kafasında şu şekilde şekillendiğini düşünüyorum: “Yeni ABD Başkanı yemin edip göreve başlayacağı gün gündemine Gazze meselesini almak zorunda kalmasın, ayıp olmasın! Ayrıca, isterim ki barıştan yana olduğum için -Nobel Barış Ödülü istemiyorum belki ama- en azından bir sonraki ABD Kongresi beni bu kez 58’den daha çok sayıda ayakta alkışlayabilsin!”
Neden Netanyahu’nun aşağı yukarı bu şekilde düşündüğünü hissediyorum, peki?
Çünkü -jeopolitik ve iktisadi temellerini şimdilik bir kenara bırakırsak- yürürlükte olan şey, İsrail’in devlet aklının 2006’dan bu yana muradı olan bir tehcir ve yerleşim projesi. Bu kapsamda Netanyahu İsrail’in 2007’den bu yana abluka altında tuttuğu Filistin Ulusal İdaresi yönetimindeki Gazze’yi Filistinlilerden olabildiğince “temizlerken” kapıyı Yahudi yerleşimcilere de açmayı planlıyor. Bu amaçla da Gazze’de kalıcı birtakım değişiklikler yaratmak istiyor.
Netanyahu’nun bu kapsamdaki önemli hedeflerinden biri, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınırı daimî şekilde kontrol etmek. Bunun için de Mısır ile İsrail arasında 1979 yılında imzalanan “Camp David” anlaşması çerçevesinde sınırın Filistin tarafındaki tampon bölge içerisinde kalan Philadelphi Koridoru üzerinde denetim sağlamak. Yani Filistinliler için bir açık hava cezaevi niteliğindeki Gazze’nin güney çıkışının anahtarını elinde tutmak, bölgenin dış dünya ile bağını tamamen kopartmak. 14 buçuk kilometre uzunluğunda, birkaç yüz metre genişliğinde olan ve bu mayıs ayı sonlarında İsrail birliklerinin kontrolüne geçen bu koridordan askerlerini ilelebet çekmemeyi güvence altına almak istiyor Netanyahu.
Akdeniz'den başlayıp Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bulunan Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı’na kadar uzanan ve “Selahaddin Koridoru” olarak da bilinen Philadelphi........
© T24
visit website