Futbol panteonlarındaki tanrılar
Diğer
13 Haziran 2024
Bir toplumsal kurum, toplumdaki düzenin birçok yönünü özellikle günlük yaşamımızın şekillenmesinde etkili olan değerleri, beklentileri, ilgileri, çıkarları tanımlar. Ayrıca, bu toplumsal kurumlar bireyin toplumda nasıl davranması, tavır göstermesi konusunda eğitici bir fonksiyona da sahiptirler. Bir toplumsal kurum olarak spor da bu fonksiyonları yerine getirmektedir. Ayrıca spor, iş dünyasını, kitle haberleşmesini, televizyonu, giyim endüstrisini, sosyal prestiji, reklam ve propagandayı, uluslararası ilişkileri ve buna benzer uğraşları da etkileme gücüne sahiptir. Sporu anlayabilmenin ve açıklayabilmenin yolu, sporun içinde yapıldığı toplumun ideolojik ve kültürel yapılarını anlamaktan geçecektir. Aksi takdirde spora yönelen her türlü anlama edimi, sporun toplumsal yaşam ile kurmuş olduğu bağlantı içerisinde yerine getirdiği işlevleri ve ilişkileri değil, sadece görünen sportif etkinlikleri ve sonuçları açıklayabilecektir.
Toplumun ideoloji üreten kurumları arasında bir karşılıklılık söz konusudur ve bu kurumlar toplumdaki iktidar örgütlenmesinin birer parçası olarak ortak duyunun inşasına katkıda bulunurlar. Geniş kitleleri etkisi altına alabilme gücü nedeniyle sportif etkinlikler özellikle de büyük organizasyonlar (olimpiyat oyunları, dünya futbol şampiyonası, şampiyonlar ligi organizasyonu gibi) toplumsal yaşam için ortak duyunun ve birlikteliğin yaratılmasında etkilidirler. Özellikle uluslararası futbol karşılaşmaları (zaman zaman birbirine düşman ülkeleri bir araya getirebilmektedir) sırasında ulusal kimlik ve beraberliğe yapılan vurgu üst düzeylere ulaşmaktadır.
Spor ve din kurumu arasındaki ilişkilerde, diğer toplumsal kurumlarla olan ilişkilerde olduğu şekliyle karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Spor, insanoğlunun davranış ve kendini ifade etme biçimlerinden birisi olarak dinle doğrudan bağlantı halindedir. Din ise sporun geniş kitleleri etkileme ve hitap etme gücünü özellikle sanayi devrimi sonrasında çeşitli kulüplerin kurulmasına öncülük ederek kullanmıştır. Aslında her iki kurumda insanların kendilerini huzurda hissetme, mutlu olma ve çevresindeki insanlar ile ortak bir payda altında bulunma duygusunu güçlendirmektedir. "Din, kutsal fikrine dayalı olan ve müminleri bir sosyo-dinsel topluluk içinde birleştiren bir inançlar, semboller ve pratikler(ritüeller) kümesidir (Marshall,1999)". Günümüzde spor özellikle de futbol bir nevi din haline gelmiştir, müsabakaların oynandığı stadyumlar modern tapınaklar ve oynanan müsabakalarda bu dinsel ritüelin parçaları haline dönüşmüştür. Taraftarlar için takımlarının renklerini taşıyan bayraklar, geçmişten gelen semboller gibi değerlendirilmekte ve onların renkleri, bayrakları kutsal birer ikon haline gelmektedir. Arjantin'de ünlü futbolcu Maradona'ya tapanlardan kurulu bir cemaat oluşmuştur. Arjantin ve Brezilya'da futbol tutkusu taraftar mezarlıklarının kurulmasına kadar ileri götürülmüştür.
Futbolun hem mekteplisi hem de alaylısı olan sevgili dostum Müslüm Gülhan'ın son kitabının başlığı ile sizlere hitap etmek istedim. Kitabın girişinde yer alan fotoğrafta ise antik Yunan'dan günümüze dek anlatıla gelen Sisyphos (Sisifos) efsanesine göndermede bulunulmaktadır. Sisyphos, Yunan mitolojisinde yer altı dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlanmaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Ancak kaya, en yüksek noktaya geldiğinde yeniden aşağıya yuvarlanmaktadır. İşte bu söylencenin futbola uyarlanmış halini içeren görselde, futbol topunu yukarıya doğru çıkartmakta olan bir kişiyi görmekteyiz. Futbolu ve futbolun yıldızlarını içinde yaşanılan dünyanın bambaşka bir aşamasına oturtulması sonrasında futbolun yıldızlarının adeta çok tanrıcı yaklaşımın birer örneğine dönüştürülmesi ile karşı karşıya bırakıldık. Stadyumlar ve o stadyumların müdavimlerinin oluşturduğu kitle tarafından söz konusu mitler hızla dolaşıma sokuldu ve bazı futbolcular, çok daha farklı şekillerde anılmaya başlandılar. İşte sevgili Gülhan bu son çalışmasında önce politeizmden bahsediyor:
"Politeizmdeki önemli bir nokta, birçok tanrıya tapınmanın her şeyi bilen ve her şeyden güçlü bir ilahi varlığa inancı da içerebilecek olmasıdır… Politeisteik panteonlarda, tanrıların birden çok ismi olabilir ve her isim tanrının belirli bir rolüne veya hikayesine gönderme yapıyor olabilir. Edson Arantes do Nascimento isminin yetenekleri ve bu yeteneklerin insanları etkileme kudreti karşılığında tanrısal bir boyuta ulaştığı zaman ve bu anlamda kabul gördüğü zaman 'Pele' adını aldığı gibi. Politeizmin genel prensipleri arasında tanrılarının sayısının belirsiz olması ve her tanrının kendine özgü görevlerinin bulunması vardır. Maradona'nın 'tanrının eli' yetkisini aldığı gibi. Politeizm dönemindeki tanrılara aşama aşama aile, kabile ve şehir ve ulus tanrılarına dönüştüğü düşünülmektedir. Bir sonraki aşama ise tanrılara soyut sıfatlar verilmesi, panteonda yer alan diğer tanrıların isim, sıfat ve eylemlerinin baş tanrılarda toplanmasıdır. Cruyff'un 'Sarı Fare', Beckhanbauer'in 'İmparator', Eusebio'nun 'Kara Panter', Boby Charlton'un 'Sir', hakiki Ronaldo'nun 'Fenomen'… (s.11-12)."
Bir sonraki bölümde futbolun bir ayin olduğu fikrini açıklama yoluna gidiyor:
"Futbolu ben bir illüzyon olarak görüyorum aslında; spor olarak görmüyorum artık. Bir hayal dünyası, her şeyimizi aktardığımız bir hayal dünyası. Bütün duygularımızı, bütün zihinsel becerilerimizi deneyebileceğimiz, sınayabileceğimiz bir hayal dünyası. Futbol bu seviyede bir bilgisayar oyunu gibi…Kollektif bir psikoterapi seansı. Kolektif, on binlerce, yirmi binlerce, elli binlerce kişinin bir arada olduğu büyük bir şey. Ben bunu bir ayin olarak değerlendiriyorum. Bir maç değildir, ayindir. Bu eski çağların din ayinleri gibi ayin. Dionysos ayinleri gibi ayin, kendimizden geçtiğimiz, serotonin tavana vurduğu, dopaminin fırladığı, adrenalinin, yükseldiği bütün hormonlarımızın ortada olduğu ve her şeyin özgür olduğu bir ayin…Bu ayinler bana futbolun modern bir din olduğunu düşündürüyor. Modern bir din. İlkel toplumların dinleri gibi, çok tanrılı bir din. Tanrılarımız futbolcularımız ama değişiyor sezonluk". (s. 13-14).
Gülhan'a göre futbolun ilahi bir boyut kazanmasındaki gerekçelerden en önemlisi: Futbolun sadece futboldan ibaret olmamasıdır. Çünkü hayat futbol sahasına çok benzer ve........
© T24
visit website