menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail, Birleşmiş Milletler’den atılır mı?

21 1
19.10.2024

“Afrika kıtasındaki ülkeler olarak hepimiz ABD, İngiltere ve Fransa’nın tarihi ve gelenekleri hakkında elbette bir şeyler biliyoruz. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesini ve Abraham Lincoln gibi büyük Amerikan liderlerini duymuşuzdur. Bir zamanlar üzerinde güneş batmayan bir imparatorluğa sahip olan topraklardan gelen Magna Carta’yı biliyoruz. Ve kuşkusuz hepimiz (Fransız Devriminin) büyük yankı uyandıran ilkelerinden haberdarız: özgürlük, eşitlik ve kardeşlik. Belki de bu görkemli geleneklere saplanıp kalmıştık ve bu geleneklerin bizim için mümkün olabileceğine inanmakta zorlanıyorduk.

Dünyanın en büyük suçlu ülkesinin, apartheid rejiminin, değer verdiğimiz her şeyin en azılı ihlalcisinin, insanlığımıza karşı en inatçı, hatta en ısrarcı saldırganının, Magna Carta’nın ülkesi, Lincoln’un ülkesi ve özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkelerinin ülkesinin temsilcileri tarafından korunduğu bir durumla karşı karşıya kaldık. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Fransa’nın temsilcileri, bunun anlamını ve sonuçlarını değerlendirmeli.”

Her ne kadar ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere az sayıdaki birkaç Batı ülkesi dışındaki herhangi bir ülke diplomatının İsrail ve İsrail’e verilen şerhsiz Batı desteği eleştirisi gibi dursa da bu sözler tam 50 yıl önceden günümüze sesleniyor. Tanzanya’nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Salim Ahmed Salim’in 12 Kasım 1974 tarihli BM Genel Kurulu’nda sarf ettiği bu sözlerdeki öfkenin muhattabı ise İsrail değil, Güney Afrika’daki apartheid rejimi.

Ülkenin neredeyse tamamını oluşturan siyahların oy veremediği, vatandaş sayılmadığı, beyazlarla aynı mahallelerde yaşayamadığı, mülk edinemediği, belirli sokaklara giremediği, banklarda oturamadığı Güney Afrika’nın beyaz elitleri, Soğuk Savaş döneminde Afrika’daki müttefikini kaybetmek istemeyen ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin ekonomik ve askeri desteğiyle korkunç bir Apartheid rejimini sürdürüyor, dünyanın geri kalanının tepkilerini umursamıyordu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Güney Afrika’ya yönelik birçok uyarı ve kınama kararı almasına rağmen hiçbiri işe yaramamış, baskı rejimi her geçen yıl artmıştı. Fakat eski sömürgelerin bağımsızlıklarını ilan etmesiyle BM’nin yapısı Batı bloğu aleyhine değişmiş, Afrika ve Asya ülkelerinden oluşan küresel güneyin beyaz apartheid rejimine tahammülü azalmıştı. Bu doğrultuda BM Genel Kurulu, BM Şartı olarak bilenen kurucu andlaşmanın altıncı maddesine dayanarak Güney Afrika’yı BM’den atmak için hareket geçti. BM Şartı m.6’ya göre BM Şartı’nda belirtilen ilkeleri sürekli bir şekilde ihlal eden bir üye devlet Güvenlik Konseyi’nin önerisi üzerine BM Genel Kurulu tarafından üyelikten atılabilirdi.

Nitekim 30 Eylül 1974’te BM Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi’ne bu ilkelerin neredeyse hepsinin ihlal edildiği gerekçesiyle BM-Güney Afrika ilişkisini değerlendirmesi için çağrıda bulundu. Güvenlik Konseyi’nde ise m.6 uyarınca üyelikten atılması veto hakkına sahip ABD, Fransa ve İngiltere tarafından engellendi. Güvenlik Konseyi’nin Güney Afrika’ya yaptırım kararı alması üç daimi üye tarafından engellenince Afrika bloğu çareyi BM Genel Kurulu’na dönmekte buldu.

Küresel güneyin bulduğu çözüm........

© Serbestiyet


Get it on Google Play