Ülkemiz ve İnsan Yetiştirme Sanatı
Ülkemizi tarif etmeye çalışan hemen herkes farklı şekilde tarif etmektedir. Ülkemizin çeşit çeşit konumları olduğu ise aşikardır. Bu konumların da tabiîki getirdiği sorunları olacaktır. Hatta öyle ki, bir konumun getirdiği farklı sıkıntılı haller de yok değil.
Ülkemiz yeni neslinin yetiştirilip ülkeye kazandırılması ve ülkemizin yıldızının daha da parlaması için her şeyi yapmalıdır. Bunun için de eğitim metedolojisi -yani eğitim ve öğretim sisteminin- mataryalist sistemden yakasını kurtarıp tevhid sistemiyle hem hal olması gerekmektedir. Çünkü maddeyi esas alan bir metedolojiden yetişen insanın önceliği de madde olacaktır.
Madde ise, menfaatle mütevazıdır yani paralellik gösterir. Maddenin ve menfaatin ön planda olduğu sistemin meyvesi de kendisi gibi bozuk olacağı kaçınılmaz sonuç olacaktır. Üç kağıtçı, kaypak, dolandırıcı, maneviyattan yoksun ve maneviyata yabanilik bunların semereleridir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu meselemizde şunları ifadeetmektedir.
“...şu zamanda, medeniyet-i Avrupa'nın tahakkümüyle, felsefe-i tabiiyenin tasallutuyla, şerait-i hayat-ı dünyeviyenin ağırlaşmasıyla, efkâr ve kulûb dağılmış, himmet ve inayet inkısam etmiştir. Zihinler maneviyata karşı yabanileşmiştir.
İşte bunun içindir ki, şu zamanda birisi; dört yaşında Kur'an'ı hıfzedip, âlimlerle mübahase eden Süfyan İbn-i Uyeyne olan bir müçtehidin zekâsında bulunsa, Süfyan'ın içtihadı kazandığı zamana nisbeten, on defa daha fazla zamana muhtaçtır. Süfyan, on senede içtihadı tahsil etmiş ise, şu adam yüz seneye muhtaçtır ki tahsil edebilsin. Çünki Süfyan'ın ibtida-i tahsil-i fıtrîsi sinn-i temyiz zamanından........
© Risale Haber
visit website