Gönül Yorgunluğu mu Ferahlığı mı?
İnsanlığın bir yanıyla yorgunluğu, bitkinliği ve tükenmiş olduğu görünümü gözlerden kaçmıyor. Dünyayı gerilimle, savaş ve çatışmalarla yönetenler insanlıktan çok kendilerine bakarlar. Kendi refahları, huzurları, sömürüleri, insanı köleleştirmeleri doğaları gereğidir.
İnsanlığı kurtaracak yön verecek olan medeniyetin, kültürün ve dinin bu gibi kesimler tarafından benimsenmesi beklenemez. Dinler farklılıklardır. Her biri kendi hakikatini oluşturur onun peşinden gider. Değişen zamanlardaki değişimler, gelişmeler onları etkileyeceğinden, kendilerine ait olanı pekiştirmeye ve sağlamlaştırmaya bakarlar. Amaçları kendi ana doğrultularından vazgeçmemedir. Dinlerin bozulmuşlukları, kitaplarının önemini yitirişleri onlar için başlıca sorundur. Onun yerini dolduracak, izleklerini değiştirmeden kendilerine özgü bir yol tutturmaları onlar için bir zorunluluktur. Ya Hakikat’e teslim olacaklar ya da kendileri ait olanını koruyacak, değiştirecek onunla yol almaya bakacaklar.
İslâm bütün dinlerin son hâlidir. Yani peygamberlerin ortaya koydukları ile aslını bulmuştur. Bunun farkına varanlar orada buluşmuşlardır. Onu kabullenmeyenler ise kendilerine ait yolu sürdürmeye........
© Milli Gazete
visit website