menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dur kardeşim!

47 6
21.01.2025

Düzen, “al gülüm, ver gülüm” düzenidir.

Neye tâlipsen, onun bedelini ödersin.

Neyin peşinde koşarsan, onun rengine boyanırsın.

Menfaat dünyasında, “Almadan vermek Allah’a mahsustur!” cümlesi pek sevilir.

Çinli “filozof komutan”ın, “Dostlarını yakın tut, düşmanlarını daha yakın!”

tavsiyesi de pek sevilir, “menfaat dünyası”nda.

Etrafta “olmadık tiplerin dolaşmasından”, olmadık tiplere büyük mevkiler verilmesinden şikâyetçi olanlara hemen bu söylenir.

“Zararlarından emin olmak için düşmanlarını yakınında tutacaksın. Onlara menfaat dağıtacaksın!”

Ünlü Politikacı Süleyman Demirel’in, “Efendim, size sövüp duran filanca adamı niçin partinize aldınız?” sorusuna,

“Karşı tarafta iken bize sövüyordu, şimdi bizim kapıya bağladık, karşı tarafa sövüyor!” karşılığını verdiği söylenir.

Bir kapıya bağlanmak, bir yere zincirlenmek ve oradan birilerine “bağırıp durmak” insana yakışır mı?

Müesses düzen, "erdem"i değil, “faydayı” esas alır.

Bir malın son tüketiminden elde edilen faydayı, marjinal faydayı.

Bu düzende, üç her zaman ikiden fazladır.

Üçün nereden geldiğine pek bakılmaz, kaynağı pek önemsenmez.

Mesele getiri meselesidir, alınan risk ile elde edilebilecek faydanın mukayesesi meselesidir.

Bu menfaat sahnesinin oyuncuları, “Gelene ağam, gidene paşam” derler.

Dünyevi menfaatlerini kollarlar.

İstedikleri yerlere geldiklerinde, arzu ettikleri servet, şöhret, vesaireyeulaştıklarında, düzenden faydalananlar arasında yer aldıklarında, düzeni sonuna kadar savunurlar.

Kendilerini sırtlanıp yükseltenler, günün birinde “Biraz da başkaları yükselsin!” dediklerinde, hemen diş gösterirler.

Haklarının yendiğini, bu düzende liyakate yer olmadığını, hiç de hak etmeyenlerin nerelere nerelere geldiklerini söyleyip dururlar.

Günün birinde, kendilerini “kenara alanlar” tarafından yeniden oyuna dâhil edildiklerinde, sınır tanımaz övgülerine geri........

© Milat