menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Afrika’nın kapılarını sömürgecilere açan Müslüman kral: Ahmed el-Mansûr

6 0
26.07.2024

Ahmed el-Mansûr, yeryüzünün en habis ruhlu liderlerinden birisiydi.

Fas’ta kral olan Ahmed el-Mansûr, ahlaksız davranışları ve İslam’ın dönem içindeki en büyük düşmanları olan Portekiz ve İspanyollarla ittifak kurması İstanbul’u rahatsız etti. Osmanlı padişahı bu siyaseten münafık lidere haddini bildirmek için üzerine Kılıç Ali liderliğinde donanma yolladı.

Ahmed el-Mansur

Ahmed el-Mansûr, türlü hediye ve nedametlerle Osmanlı padişahından af dileyerek canını kurtarmayı başardı. Bu sinsi kral, Osmanlı olduğu müddetçe Afrika’nın Akdeniz kıyılarında kendisine hayat olmadığını anlayarak gözünü tarihin en zengin Kralı Mansa Musa’nın torunlarının ülkesi Songay Sultanlığına çevirdi.

Songay Sultanlığı tüm ülkece kendisini Kur’an talebeliğine adamış şirin mi şirin bir ülkeydi. Her sene elçileri, İstanbul’da Osmanlı Padişahı tarafından ağırlanır ve hürmet görürdü. Songalılar da sömürgecileri Kuzeyde, kendilerinden uzakta tuttukları için hürmetlerini sunardı.

İstanbul uleması, güzel Kur’an okumasıyla meşhur bu Afrika incisi siyahilere büyük bir teveccüh duyuyor, Songaylılar da Osmanlı padişahını nihai liderleri olarak görüyorlardı.

Ahmed el-Mansûr, Osmanlı’dan kurtulabilmek için aklına dâhiyane bir fikir geldi. Songay Krallığını yağmalamak! Üstelik bunu İspanyol askerleri ve silahlarıyla yapacaktı. Batılılar da Mansa Musa yolculuğundan bu yanı Afrika’nın içlerine bir şekilde girmenin hayalini kuruyordu. Şimdi Müslüman bir kral, Batılı Sömürgecilere kapıları kendi elleriyle açmayı teklif ediyordu.

Kral Mansa Musa ve yolculuğu

Tam adıyla Mansa Kanku Musa, Mali’de iktidarı 1312 tarihinde ele geçirdiğinde Mali için tarih artık başka bir seyirde akmaya başlamıştı.

Kral Musa tahta geçtiğinde kendisine bağlı Komutan Saran Mandian ile birlikte Afrika’da bulunan birçok bölgeyi fethetmeyi başardı. Kaynaklardan öğrenebildiğimiz kadarıyla; Kral Musa, kısa süre içerisinde 100 bin yaya 100 bin de atlı askerden oluşan devasa bir Mali ordusu meydana getirdi.

Sahip olduğu toprak ve askeri güç ile Kral Musa’ya rakip olabilecek tek güç Moğollar’dı. Coğrafi ve ekonomik üstünlüğü dikkate aldığımızda Kral Musa, Moğollarla çarpışsa muhtemelen büyük bir zafer elde edecekti.

Kral Mansa Musa’nın kurduğu devasa imparatorluk takdire şayandı. Kral Musa, Afrika’nın yeraltı madenlerini çıkartarak ülkesine büyük bir bolluk ve zenginlik getirdi. Mali halkı ona kısa sürede Madenlerin Efendisi Musa demeye başladı.

Kral Musa, fethettiği bölgeleri sömürmüyor, aksine mamur ediyordu. Bölgeleri eyaletlere ayıran Kral Musa her birine liyakatli valiler atıyordu. Bunu yaparken de hâkimiyeti altındaki yerel halkın değerlerine dikkat ediyor, mümkünse valilerini bölge halkından seçiyordu.

İslam dinine büyük bir inançla bağlı olan Kral Musa, Afrika’da on binlerce kişinin gönüllülük esasıyla Müslümanlığı seçmesini sağladı. Elbette bunda Arap tüccarlara tanınan imtiyazların da büyük etkisi vardı. Mali topraklarına akın akın gelen Arap tüccar ve seyyahlar bölgenin dini anlamda yaşadığı değişimde büyük bir rol oynadı.

Halkının İslamiyet’i benimsediğini gören Kral Musa, Timbuk’ta eşsiz bir caminin inşa edilmesini emretti. Sonuç gerçekten de muazzamdı. 1327 tarihinde yapımı tamamlanan Djinguereber (Cenne) Camisinin estetik açıdan Afrika’da bir eşi benzeri daha bulunmuyordu. Denilebilir ki Kral Musa, Afrika’nın tüm estetik anlayışının Djinguereber Camisine yansıtılmasını sağlamıştı.

Kral Musa bununla da yetinmedi, astronomi, tıp ve mühendislik alanında çalışmalar yürüten üniversiteler kurdu. Öyle ki çok kısa bir süre içerisinde İslam dünyasından birçok ünlü din adamı ve ilim erbabı akın akın Mali’ye gelmeye başladı. Kral Musa, ülkesine gelen birbirinden değerli bu isimlere pahada yüklü........

© Independent Türkçe


Get it on Google Play