Üniversite olmadan ne kalkınma ne siyaset olur
Dünya Bankası Türkiye’nin röntgenini çekti: Hasta çok ağır!
TÜSİAD’ın geleneksel yıl sonu Ankara Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında, Dünya Bankası’nın “Küresel Kalkınma Raporu-Orta Gelir Tuzağı” çalışmasının akademik lideri ve Chicago Üniversitesi öğretim üyesi Ekonomist Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’in sunumu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı ve bir yılını geride bıraktığımız 3 yıllık ekonomi programında hedef olarak açıkladığı yapısal dönüşüm söyleminin nasıl da içi kof bir vaat olduğunu gösterdi.
Zira söz konusu raporda “Olmalı” denilen konular bize uğramıyor!
Bu iddialı yorumu niye yaptığımı açıklayarak devam edeceğim. TÜSİAD’ın Temmuz 2024 YİK toplantısında Şimşek’in konuşmasına gidelim.
Şimşek gayet isabetli bir şekilde kalkınmanın motoru olarak sanayide teknolojide ve inovasyonda gelişmenin destekleneceğini söylerken, salona şöyle sesleniyordu:
“Devlet çok yüksek oranda ar-ge teşvikleri dağıtıyor. Niye ar-ge yapmıyorsunuz?”
Evet, 2023 yılında İSO En Büyük 500 firmadan yalnızca 265’i bütçesinde ar-ge harcamasına yer veriyor.
Bu sorun saptandıktan sonra ekonomi yönetiminin “Niye” sorusuna yanıt bulması ve çözüm üretmesi gerekir.
Mesela ar-ge harcamalarının piyasada karşılığı olması, bu çalışmaları yapacak uzman kadroların şirketlerin bünyesinde tutulması ve ülkenin eğitim alt yapısının ileri teknoloji üretimine uygun yapılanması gerekir.
Her üç konu da ülkenin yönetişim modeliyle ilintili.
Doktorlarla başladı “Giderlerse gitsinler” söylemi, sonuç ortada: 2024 yılında 140 bin kişi ülkeyi terketmiş.
BEYİN GÖÇÜ 2016’DA BAŞLADI
YİK Başkanı Ömer Aras ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan tarafından yapılan açış konuşmalarının ardından TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanayi Politikaları ve Yatırım Ortamı Yuvarlak Masası Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu moderasyonunda, Akçiğit’in yer aldığı panele,
Akçiğit Türkiye’yi orta gelir tuzağına saplayan üç kırılma dönemine vurgu yapıyor: 2006 yılı üniversiteler için, 2013 yılı rekabet açısından ekonomi alanında, 2016’da beyin göçü yaşanıyor. Özellikle 18 ile 35 arasında ivmeleniyor. Üç katından fazlaya çıkmış. Dışarda fırsatı olanlar gidiyor.
Gençler gitme nedenlerini bilimsel çalışmalara olanak tanınmaması ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanması ile gerekçelendiriyorlar.
Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin ve öğretim üyelerinin direnişine yol açan YÖK modeline atıf yapan Yaycıoğlu, “Beni en çok eğitim kaygılandırıyor. Türkiye üniversitelerine çok kötü davrandı. Üniversite olmadan ne kalkınma ne siyaset olur. Buradaki sorun çok büyük.”
Panelistlerden Yaylacı ve Akçiğit’in aynı cümlelere ortaya koydukları sorun tek:
“Her şey üniversitelerden başlıyor.........© HalkTV
visit website