Hukukun üstünlüğü olmayınca
Yaralı bir eş, kocasının katilleri cezalandırılsın diye çırpınıp duruyor. Neredeyse ziyaret etmediği parti, başını vurmadığı resmi makam kalmadı.
En son Sayın Cumhurbaşkanına gitmiş, katillerin cezalandırılması için ondan yardım istemişti.
Hiç düşündünüz mü, bir hanımefendi niçin suçluların ortaya çıkması için siyasetçilerden yardım istiyor?
Bu zaten yargının görevi değil mi?
Yargıya ait bir işin siyasetçilerle ne işi olabilir?
Bunun için siyasetçilerin kapılarını aşındırmak, o yargının ancak bu yolla görevini yapacağına inanmaktan kaynaklanıyor.
Çünkü, bu ülkede hukuk hiç bir zaman devlet piramidinin tepesinde olmadı. İktidarı ele geçiren, yargının hükümranlığını da ele geçirdiğini, onun kendisine tabi olması gerektiğini düşündü. Siyaset hep hukukun üstünde oldu. Yargıçlar vicdanları ile yürütme erki arasında kalarak, çoğu zaman adaleti siyasete feda etmek zorunda kaldılar.
Sinan Ateş dosyasında da öyle olmadı mı?
Aylarca iddianame hazırlanmadı. Hazırlandığında da son derece -ürkek- hazırlanmış bir iddianame olduğu ortaya çıktı. Asıl........
© Habererk
visit website