Hainlik Koalisyonu: ABD’nin YPG/PKK’ya Askeri Kalkanı, Türkiye'ye Dayatılan Koşulsuz Teslimiyet ve Türkiye’nin Varoluşsal Açmazı
YIKIM PLANI VE İHANETİN İFŞASI
Türkiye Cumhuriyeti, bugün bir "çözüm süreci" aldatmacası değil, uluslararası destekli açık bir ihanet ve yıkım planıyla karşı karşıyadır. Eski HDP milletvekili Altan Tan’ın ifşaatları, ABD'nin bölgedeki terör uzantılarını kullanarak Türkiye'yi hedef alan bölücülük planını somutlaştırmıştır (Tan). ABD'nin SDG/YPG’ye hava savunma sistemleri ve ağır silahlar vermesi ve YPG personeline pilot eğitimi verdiği iddiaları, bu planın yalnızca siyasi değil, doğrudan ulusal egemenliği tehdit eden teröristlere askeri destek boyutunu ortaya koymaktadır (Akınan; "ABD, hava savunma"). Örgüt ve uzantılarının "barış" maskesi altında sözde "Self determinasion sosyolojisi" dayatması ve Öcalan'ın koşulsuz serbest bırakılmasını şart koşması ise, bu küresel tehdit sisteminin nihai amacının koşulsuz teslimiyet olduğunu ilan etmektedir (Kobal; Ümit).
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında "barış" adı altında atılan adımlar ve kurulan komisyonlar, son dönemde terör örgütü uzantılarının kendi ağızlarından çıkan beyanatlarla birlikte, basit bir iç siyaset meselesi olmaktan çıkıp, uluslararası destekli, varoluşsal bir tehdit sistemi halini almıştır. Bu tehdit sistemi, otuz yılı aşkın süredir verilen on binlerce canın mücadelesini ve ulusal egemenliği hiçe sayarak, yaşananları bir "oyun" ya da "siyasi pazarlık" olarak basite indirgeyenlere karşı en sert uyarı niteliğindedir. Türkiye, arkasına küresel aktörleri almış, koşulsuz talepler dayatan bir terör örgütüne muhatap kılınmaya çalışılmaktadır. TBMM’de komisyon kurup Öcalan denen alçağa Türk milletvekillerini göndermek istenmesi, bu tehdit ve baskı ortamında oluşan derin çelişkiyi ve Türk Milleti'nin onurunda yarattığı manevi kırılmayı temsil etmektedir.
Bu büyük oyunun dayanakları, örgütün siyasi kanatlarının ve askeri uzantılarının talepleri ile ABD'nin askeri ve diplomatik eylemlerinde kristalize olmuştur. Bu alıntılar ve olaylar zinciri, terör örgütünün gerçek niyetinin ne pazarlık ne de çözüm değil, koşulsuz teslimiyet, mutlak dayatma ve uluslararası meşruiyet kazanma olduğunu net bir şekilde göstermektedir.
I. Türkiye'yi Yıkım Planının İfşası ve Ayrılıkçı Dayatmalar
Terör ve uzantıları tarafından öne sürülen iddialar, üniter devlet yapısını hedef alan siyasi parçalanmayı meşrulaştırmaya çalışan tehlikeli bir söylemi temsil etmektedir.
A. ABD Destekli Bölücülük İhanetinin İfşası:
Bu yıkım planının uluslararası boyutu, HDP eski milletvekili Altan Tan'ın 22 Ekim 2025 tarihli ifşaatıyla netleşmiştir. Tan, birinci çözüm süreci döneminde ABD Büyükelçisi’nin evinde yapılan gizli bir görüşmede, ABD yetkililerinin kendilerine bölgesel planlarını açıkça anlattığını belirterek, “Suriye bölünecek, Kürtlere orada bir bölge vereceğiz. Erdoğan diye biri olmayacak. Siz bize destek verin, biz de size destek verelim” denildiğini açıklamıştır (Tan). Bu iğrenç itiraf, terör örgütüne verilen uluslararası desteğin sadece ideolojik bir yakınlaşma değil, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimini ve toprak bütünlüğünü hedef alan bir yıkım planının parçası olduğunu, dolayısıyla açık bir ihaneti kanıtlamaktadır. Tan'ın, “Birinci çözüm süreci Suriye’ye kurban edildi” sözleri, sürecin ilerlemesi yerine Suriye’deki gelişmelerin ön plana çıktığını, uluslararası dengelerin Türkiye iç siyasetini doğrudan etkilediğini ve “O dönem Kürt meselesi üzerinden bölgesel hesaplar yapıldı. Türkiye’deki barış süreci, Suriye’deki planların gölgesinde kaldı,” ifadeleri, bu büyük komplonun kanıtlarıdır (Tan).
B. "Barış" Maskesi Altında Sözde Bölücülük Talepleri:
Bu tehdit sisteminin bir diğer........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein