menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Köle olma, efendi ol

11 0
thursday

BEYEFENDİ, Hanımefendi ol. Efendilik güzeldir.

Vefatlarından sonra, fikriyatına tamamen karşı olanların bile “hürmetle” andıkları insan, efendi insandır.

Kabalık, hoyratlık, hoşlanmadığımıza lâf çakmak, didişmek için fırsat aramak, kalp kırmak, gıybet etmek, ah almak vazgeçemediğimiz hallerden.

Elimizle değilse, dilimizle kırıyoruz; o da olmuyorsa bakışlarımızla, kalbimizden yükselen negatif enerjiyle vuruyoruz.

Ah efendilik.

Mustafa Yazıcı Beyefendi’den nakil. (x)

Zamanında, telefondan ulaştığı Muhterem Hocasına, “Selamün Aleyküm, nasılsınız Hocam?” deyince,

“Aleyküm Selam. Evlâdım, darılmazsan, sana bir hususu belirtmek istiyorum!” karşılığını almış.

“Estağfirullah Hocam, buyurun” deyince de, Hocası’ndan şu “hatırlatma” gelmiş:

“İstanbul kültür ve âdabında, önce küçük büyüğe değil, büyük küçüğe hâl, hatırını sorar.”

Ne büyük incelik, değil mi?

Bu “dersi” alan Mustafa Yazıcı Beyefendi şöyle devam ediyor sözlerine:

“Eski bir İstanbul Beyefendisi olan Hocam, daha sonra İstanbulluların şu vasıflarını sıralamıştı:

Terbiyeli, kibar, medeni bir İstanbullu, ‘ben’ kelimesini çok kullanmaz. Onun yerine ‘bendeniz’ ya da ‘fakir’ der. İstanbul kültür ve adâb-ı muaşeretinde sık sık ‘ben’ demek çok ayıptır, büyük bir nâkisedir.

İstanbul Beyefendisi ya da Hanımefendisi, ‘Benim evim’ demez, ‘fakirhane’ der. “Sizin eviniz” demez, ‘devlethaneleri’ der. ‘Baban anan nasıl?’, diye sormaz, ‘Pederiniz Beyefendi, Vâlideniz Hanımefendi nasıllar?’ diye sorar.

Çeşitli konularda, yazılı olarak (mektupla, maille) teşekkür eder. Meselâ; ‘Dâvetiniz ve ikramlarımız için çok teşekkür ediyorum. Sohbetinizden ziyadesiyle istifade ettim, efendim’ diye yazar.

Davet sahibi ise, misafirlerine ayrı ayrı, ‘Fakirhaneyi lutf edip teşriflerimizden dolayı size müteşekkirim…’ mealinde mektup yazar.

İstanbullu’nun en çok kullandığı kelimelerden biri, ‘efendim’ dir. ‘Saat kaç efendim.’, ‘Saat beşe çeyrek var efendim.’

İstanbullu, iki öğün yemeği atlamış ve açlıktan başı döner hale gelmiş dahi olsa, sofraya sâkin sâkin oturur, sanki hiç aç değilmiş gibi........

© Haber7


Get it on Google Play