Fani olanı büyüttük, Bâki olanı unuttuk...
Değerli Kardeşlerim,
Hayatın bitmek bilmeyen koşuşturması içinde insan bazen durup nefes almak, kendini yoklamak zorunda kalıyor. Geçen günlerde eşimle yaptığımız kısa ama derin bir sohbet, uzun zamandır zihnimin bir köşesine ittiğim bir hakikati yeniden uyandırdı:
Geçici dünyanın konforu için ömrümüzü tüketirken, ebedî hayat için neden bu kadar kayıtsızız?
Hepimizin hayatı birbirine benziyor…
Biraz daha geniş bir ev, daha modern bir mutfak, daha konforlu bir araba… Daha sessiz çalışan bir klima, daha şık bir koltuk, daha gösterişli bir yaşam peşindeyiz...
Güzeli istemek yanlış değil.
Yanlış olan, bu isteklerin bizi Rabb'imizden uzaklaştırmasına izin vermek.
DÜNYAYA GÖSTERDİĞİMİZ HASSASİYETİ AHİRETİMİZE GÖSTERMİYORUZ
Bir ev alırken neler yapıyoruz?
Ekspertiz çağırıyoruz, deprem raporu istiyoruz, kredi çekiyoruz, yıllarca borçlanıyoruz. En ince ayrıntıyı bile saatlerce düşünüyoruz.
Peki, ebedî hayatımız için aynı titizliği gösteriyor muyuz?
Evin duvarına süreceğimiz boyayı seçerken gösterdiğimiz özeni, kabre götüreceğimiz amelleri seçerken göstermiyoruz. Evin dekoru için saatler harcıyor; ama kalbimizin dekoru olan iman, merhamet, namaz ve güzel ahlâk için dakikaları bile çok görüyoruz.
Ev için stres yapıyoruz, araba için borçlara giriyoruz, taksitler peşinde koşuyoruz; ama son yolculuğumuzun tek aracı olan tabut aklımıza bile gelmiyor.
Bugün hevesle aldığımız o arabalar, yarın bizi kabre bırakıp geri dönecek.
Bugün özenle seçtiğimiz mobilyalar, yarın kefenimizin içine sığmayacak.
Bugün ödemeye........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein