menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mahşer günü

330 18
15.10.2024

Madem “tarihin sonu” nu konuşuyoruz, o zaman, “Kıyamet”i Mahşer günü, o “büyük diriliş günü”nü de konuşalım. “Mahkeme-i Kübra”yı, En yükse “İlahi Adalet Divanı”nı da konuşalım. Son “Temyiz” makamı orası ve o gün, ellerimiz, dillerimiz, ayaklarımız, gözlerimiz, kulaklarımız; şahidlerimiz olacak. Yargılayanların da yargılanacakları, Kıralların, köleler ve biçare çocuklar karşısında hesab verecekleri günü konuşalım!

Kaçacak yer yok, sığınacak kimse de. O gün Annelerin çocuklarından kaçtığı bir günde olacağız.. Narin ve annesini, babasını, kardeşlerini, akrabalarını, komşularını düşünün. Sıla bebeği düşünün. O gün gözleri yuvalarından fırlayacak olanlar Gazzeli bebekler değil, onlara o zulmü yapanlar olacak. O gün, İlahi adaletin tecelli edeceği gündür. O gün uyandırıldığımızda, ilk katil ve ilk maktul, Hak dava uğruna canına kastedildiği için belki de ilk şehid olan Habil ve kardeş katili Kabil, 1,5 gün önce dünyadan göçtüklerini zannediyor olacaklar. Elleriniz, dilleriniz, ayaklarınız, gözleriniz, kulaklarınız aleyhinizde şahidler. Çünkü onların bizim değil, bize emanet edilen organlardı. O gün her şey adil şahidlik için oradalar.. Gizledikleriniz, kapalı kapılar arkasında, kozmik odalarda fısıldaşarak konuştuklarınız, şifreli telefonlar ve güvenli hatlardan gizli yazışmalar ve haberleşmeler, hepsi kayıt altına alınıp önünüze konulacak.

O gün kahraman zannettiklerinizi ne kadar kahraman, hain zannettiklerinizin ne kadar kahraman olduklarını göreceğiz de kendi nefsimizin belasından kaçacak yerimiz, duyacak mecalimiz olacak mı? Kardeşler, komşular, akrabalar, ortaklar, patronlar ve işçiler, hükümdarlar ve ömrünü zindanlarda geçirenler, katil ve maktul aynı yerdeler. Birazdan kapılar açılacak ve bizin ayaklarınız bizi ya cennet kapısına ya da cehennemin kapısına götürecek.

İnsanların çoğu hüsranda olacak o gün. İstisna olarak, iman edenler (Gerçekten, Allaha, resulüne ve kitabına, Amentü esaslarına şüphesiz bir imanla ve sadakatle bağlı olanlar), amel-i salih olanlar (aklı ile vicdanı, insanlarla teşrik-i mesaisi ve tabiatla ve fıtratla ilişkisi rızaya uygun olduğu için Allah’la barışık olanlar), hadiseler karşısında zor günde ve kolay günde, her zaman, her şart ve her hâlükârda, Allah’ın (cc) bizi mallarımızla, canlarımızla, sevdiklerimizle artırarak ve eksilterek imtihan ettiği o günde, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna, herkes hüsrandadır. (Amenna ve saddakna). Zaman’ın Rabbine yemin olsun ki bu böyle.

Hz. Dâvûd’un, “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle...” misalinden çıkartmamız gereken dersler var. Bir kişi bir malın 99’una sahip olsa da, kardeşinin bir koyununu istemesi insanların bitip tüketmek bilmeyen ihtirasına bir örnektir. Sad suresindeki Hz. Davud’un hakemliğini konu alan ayette, insanların bencilliği anlatılır ki, ondan sakınalım diye. Kardeş bile olsalar insanların mal konusundaki sahib olma ihtirasının ne kadar büyük olduğu bu misalle anlatılırken, bu iş “zulüm” olarak tanımlanır. Biz bu konuyu, bir kişiyi kendi partisine, cemaatine, kendi müşterisine katmak, kendi cemiyet, dergâh, takımına dahil etmek şeklinde de........

© Haber Vakti


Get it on Google Play