menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kritik görüşme öncesi kalkınma planı analizi

21 0
20.06.2024

Geçtiğimiz hafta Sayın Erdoğan ve Sayın Özel arasında yapılan görüşmeden anlıyoruz ki, kalkınma planı ve orta vadeli programa bir destek isteniyor. Yıllar yılı kalkınma ekonomisi dersini vermiş bir akademisyen olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu planının iki eksiği var.

Bildiğiniz gibi bayram tatili son­rası CHP ekonomi kurmayla­rı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında bir görüşme gerçekleşe­cek. Bu görüşmeyi “normalleşme” sürecinin ekonomi politikası tara­fında atılan olumlu bir adım ola­rak görüyorum.

Geçtiğimiz hafta Sayın Erdoğan ve Sayın Özel arasında yapılan gö­rüşmeden anlıyoruz ki, kalkınma planı ve orta vadeli programa bir destek isteniyor. Ben de bu yazı­da destek istenen kalkınma planı hakkında yazmak istiyorum.

Yıllar yılı kalkınma ekonomi­si dersini vermiş bir akademisyen olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu kalkınma planının iki temel ek­sikliği var: kalkınma ve plan! Kar­şımızda daha çok somut bir plan­dan yoksun, kalkınma perspektifi zayıf bir iyi niyet belgesi var.

Neden kalkınma yok diyoruz? Çünkü bir kalkınma planı en baş­ta bir vatandaşın temel ihtiyaçla­rını karşılaması üzerine kurulu­dur. Hepimizin bildiği Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde en altta gıda, barınma, dinlenme, güvenlik gibi ihtiyaçların karşılanması bu­lunur. Daha sonra da bir kalkınma planından fırsat eşitliğini ve sınıf­lar arası geçişkenliği nasıl iyileşti­receğini bir plan çerçevesinde an­latması beklenir.

Kalkınma planı bize ülkemizin içinden geçtiği barınma krizini na­sıl aşacağı ile ilgili neredeyse hiç­bir şey demiyor. Dikkat edin konut krizi değil barınma krizi diyorum çünkü başka şehirlerde okuyan öğrencilerin yurt çıkmadığında eğitimlerine ara verip memleket­lerine döndüğü, yaş almış vatan­daşlarımızın çocuklarının yanına taşınmak zorunda kaldığı bir süreç yaşıyoruz.

Pandemi sonrası kira endeksinin h arttığı (Euro böl­gesinde ’lük bir düşme var), konut fiyatı-ortalama ücret oranı­nın son bir yılda H artığı bir ül­kede (Euro bölgesinde bizden son­raki en yüksek oran ) barınma krizinin sadece daha fazla konut yaparak çözülmeyeceği ortada. Üstelik bu ülkede sadece en zen­gin %5’lik kesim ortalama olarak 20 yıldan daha genç konutlarda oturabiliyor. Bu ülkenin u’inin oturduğu konutların ortalama yaşı 25 yıldan fazla. Kalkınma planı bu hayati konuda da sessiz.

Kalkınma, aynı zamanda ucuz ve kaliteli gıdaya erişmek demek. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin üçte ikisi 2 günde bir et, tavuk ya da balık içeren bir yemeği yiyemi­yor. Küresel tarım katma değerin­den aldığımız pay devamlı düşüyor. Tarımsal amaçlı transferlerin büt­çeden aldığı pay 15 yılda %3.63’den %1.28’e gerilemiş.

Daha can alıcı olanını yazayım: TÜİK tarafından yeni açıklanan hane halkı tüketim harcamaları anketi en düşük geli­re sahip ’lik grubun bütçesinin üçte birinden fazlasının gıda har­camasına gittiğini, işin içine ula­şım ve barınma girince de bu ora­nın üçte ikiye çıktığını gösteriyor. Kalkınma planı gıda enflasyonunu kalıcı olarak çözebilecek bir tarım reformundan ya da ulaşım maliyet­lerinin makul seviyelere nasıl çeki­leceğinden de bahsetmiyor.

Kalkınma demek, daha eşit ge­lir dağılımı demek, yoksulluğun az olduğu bir ülke demek… Son 15 yılda bütün dünyada gelir eşitsiz­liğinin

en fazla arttığı ülkelerde beşinci sıradayız. 7 milyon yok­sul çocuğumuz var. Türkiye’de 0-17 arası çocukların ve gençlerin E’i, yani yaklaşık yarısı yoksul ya da sosyal dışlanma riski altın­da. AB’de bu oran $. Sadece son 10 senede bu oran tam  artmış. Kalkınma planı çocuk........

© Dünya


Get it on Google Play