menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fetullahçı kumpas; Selam Tevhid davası (3) (Kumalar da çaptan düşer)

14 1
saturday

ZÜRİH, İsviçre

Son yazımızda evlilik kıyasıyla anlatmıştık AK Parti ve Gülenist yapının ilişkisini.

Bu yazılardan sonra “Selam-Tevhid”den yargılanan bir arkadaşım ulaştı bana. O’na göre gerçek şöyle “Cemaatçi polis şeflerinin, Selam Tehvid operasyonunun temeli, yazında belirttiğin; 2011 yılında Bursa polisine yapılan eski bir eş ihbarıyla gibi bilinse de çok daha eskiye dayanıyor. Emniyet ve yargıdaki Gülenist kadrolar, 28 Şubatçılarla işbirliği içindeydiler. O dönemin siyasi cinayetlerinin masum insanların üzerine yıkılması için özel çaba harcıyorlardı. Hâlâ o davalar sürüyor hâlâ mağduriyetler devam ediyor

2014 Şubat’ında bir sabah Türkiye,binlerce insanın usulsüz dinlendiği” haberini okudu gazetelerde. Büyük bir skandaldı bu. Her kesimden insanlar vardı dinlenen isimlerin arasında. Ancak çoğunluğu, Fetullahçı gurup dışından, ana akım cemaat ve tarikatlarda özel bir statüsü olmayan, daha çok bağımsız Müslümanlardı.

Gazeteciler, yazarlar, STK gönüllüleri, akademisyenler, iş insanları, siyasetçiler, askerler, bürokratlar... Konuşan, yazan, birazcık tanınan kim varsa ülkede hemen hepsinin telefonlarına sızmışlar. Ve yıllarca sürmüştü bu dinlemeler.

Ve bütün bu kanunsuz dinlemeler, Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde cemaatçi savcıların talimatı, cemaatçi polislerin tatbiki ile oluyordu. Soruşturma konusu ise, “Selam Tevhid Terör Örgütü” soruşturmasıydı.

Cemaatçi azgınlık” öylesine gözünü karartmıştı ki, başbakanın müsteşarı ve MİT müsteşarını da dinlemekte beis görmemişti.

Şimdi burada bir “es” verip, Gülenistlerinkuma” gördükleri ekibin, devlet kadrolarındaki seyr-ü sülüklerine bakalım.

Daha önce de yazdığımız üzere, zihni berrak, okumuş, farkındalığı yüksek, özgür perspektife sahip gençlerdi bunlar. Ama devlette köksüzdüler. Özal ve Demirel dönemlerinde........

© Dikgazete.com