menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zamana bakmak, zamana bırakmak

9 0
17.10.2024

“Kafatasları ne anlatır?” diyor, “İnsan olmak nedir” diye soruyor, insan ne zaman başlar? İki milyon yıl önce bir taşı hem bıçak, hem çekiç, hem kaşık olsun diye, belki aynı zamanda mağara duvarına bir at figürü kazımak için şekillendirmiş akrabalarını Homo Sapiens'ten daha “ilkel” kılan ne? Altı bin yıl öncesinin avcı toplayıcıları ne kadar beyaz tenliydi? Tek başlarına sürdürdükleri sanatsal çalışmaları olsa da on bir yıldır birlikte işler üreten Larry Achiampong ve David Blandy, “Dust to Data” (Tozdan Veriye) isimli manifestik videolarında arkeolojinin kolonyal geçmişine, ırkçı köken arayışlarıyla inşa edilmiş beyaz uygarlık hikâyesine dair sorular soruyor. İsimlendirmenin ve sınıflandırmanın tahakkümüyle yaratılan bir kurmaca olarak tarihten, dilin milyon yıllık serüveninden söz ediyor videodaki anlatıcı. Derken karanlık küçük salona üst kattan çocuk gülüşmeleri geliyor.

4 Ekim'de başlayan ve 11 Kasım'a kadar sürecek olan Çanakkale Bienali'nin mekânlarından birinin Türkiye'nin arkeoloji alanına odaklanmış en önemli kütüphanelerinden sayılan Korfmann Kütüphanesi olmasının ve buradaki seçkiyi hazırlayan Ulrika Flink ile Deniz Erbaş'ın bu videoya yer vermesinin ardında elbette bir akıl, isabetli bir tercih var. Ama merdivenleri çıktıktan sonra, insanlığın icat ettiği farklı dillerde arkeoloji kitaplarıyla dolu salonda o gülüşmelerin kaynağı olan yaşları yedi ile on yedi arasında değişen altı kızı bulmak ve içlerinden birinin “Arkeolog ne demek?” diye soruşuna denk gelmek, hayatın kimi zaman önünüze düşürdüğü, şükran duyulacak hikâyemsi anlardan. Kütüphanenin bulunduğu Roman mahallesinin genç sakinleri ziyarete gelmiş. “Normalde böyle yerler içimi daraltır ama burayı sevdim” diyor büyüklerden biri; instagram influencer'larından ilhamlı göz makyajını biraz abarttığı için “Dust to Data”daki tanrıça Asase Ya'ya benziyor bakışları. Kütüphane görevlisi ve aynı zamanda Troya kazı ekibinden Gül Yurun Mavinil yaptığı işi anlatıyor tane tane. Kızların küçükleri önlerine çocuklar için Troya kitapları açmış, antik höyüğün kalıntıları arasında bir meşe palamudundan diğerine sıçrayan sincaplar gibi yerlerinde duramıyorlar. Büyüklerin Troya Savaşı'yla en fazla ilgilendiği kısım aşk; peki Helen gerçekten sevmiş mi Paris'i? Kocasıyla istemeden mi evlendirilmiş? Evliyken başka birini sevdi diye öldürmemişler mi sonra onu? Tahta atın midesindeki askerlerden konuşurken ansızın hatırlanan zamane hakikatleri: Abla sen maaşlı mısın, sigortan var mı?

Bir........

© Agos


Get it on Google Play