MEZARKABUL – PENTAGRAM
SEDAT YILDIRIM SARICI* – Şark’ta şartlar ağırdır. “Eski köye yeni adet” getirmeyin der, yeniliğe kapatılır kapılar. Teslimiyete direnerek olmayacak duayı olur kılmaktır Pentagram.
Bağlama, bendir, ney, kaval, zurna gibi yerel çalgıları rock dağlarında ikamet eden metal, progressive, thrash gibi uçlarla ustalıkla sarmalayarak kendi sema ve sedasını yaratanlardandır.
Pentagram adıyla 1986’da güvertede zuhur eyleyen mürettabat, tescil zelzelesi sebebiyle Mezarkabul muadiliyle arzın merkezine dümen kırar.
Edebiyatımızda “tezat”, kabusa kapılanlara çimdiklemedir. Mezarkabul veya Pentagram mahlasları tezatına naziredir. Aşağıdaki mısraları mezar öncesi hayatı yarımlamamaya çağrıdır:
“insanoğlu kendini arar / dünya döner milim milim / eğer göçüp gidersen bugün / yarım kalan işin var senin korkma ondan bundan / ne ölümden ne hayattan / bu dünyada gördüklerin / hepsi bir, hepsi haktan”.
1772-1846 arası yaşayan divan, halk ve tekke edebiyatı üstadı Bolulu Aşık Dertli’nin 250 yıl sonra Pentagram’la buluşması tesadüf değildir.
“telli sazdır bunun adı / ne ayet dinler, ne kadı / bunu çalan anlar kendi / Şeytan bunun neresinde abdest alsan aldın demez / namaz kılsan kıldın demez / müftü gibi haram yemez / Şeytan bunun neresinde”
“Gündüz Gece” gibi Aşık Veysel düzenlemeleri Fazıl Say’ın ‘Black Earth’ yeniden bestelemesi benzeri salt kaynaktan yararlanma değil, manayı tüketerek aşığı yaralama değil, besteye besteci kadar yaratıcı katkıyla eserin okyanuslara erişmesine “uzun ince bir yol” açmalardır.
“bu alemi gören sensin / yok gözünde perde senin / haksıza yol veren sensin / yok mu bunda suçun senin Adem’i sürdün bakmadın / cennete de bırakmadın / şeytanı niçin yakmadın / cehennemin var da senin Veysel neden aklın ermez / uzun, kısa dilin durmaz / eller tutmaz, gözler görmez / bu acayip sır da senin”
“Bu Alemi Gören Sensin”, Pentagram’ın........
© Açık Gazete
visit website