12 Eylül Darbesinden siyasal İslamcı rejime doğru 44 yıl
Prof. Dr. Mustafa Durmuş – Geçen yüzyılı belirleyen olgulardan birisinin askeri darbeler ya da darbe girişimleri olduğu bilinen bir gerçek.
Azgelişmiş ülkelerde 1960 sömürgecilik sonrasında, Şili gibiiktidara gelen bazı “Ulusal KalkınmacıYönetimler”, “batılı kapitalist devletlerin çıkarlarına ters düşen strateji ve politikalar izlediklerinden” ve Türkiye gibi diğer bazıları da “küresel sermayenin yeni birikim stratejilerini hayata geçirebilmek için”, başta ABD olmak üzere, diğer emperyalist devletler tarafından düşman olarak ilan edildiler veCIA destekli askeri darbelerle devrildiler.
Türkiye’de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrasındaki askeri yönetim döneminde resmi kayıtlara göre 650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi askeri mahkemelerde yargılandı. Bu dönemde, 1 milyon 683 kişi fişlenirken, binlerce kamu görevlisi 1402 Sayılı Kanun gereğince kamu görevinden mahrum edildi. Tespit edilebilen gözaltında ya da hapishanelerde, işkence vb. yöntemlerle ölüm sayısı 229 oldu. 700 kişinin idamı istendi ve bunlardan 50’si (17 ‘si siyasi hükümlü olmak üzere) idam edildi (1).
Darbelerin ekonomik ve politik nedenleri
1960 sonrası özellikle Latin Amerika ve Türkiye’deki darbelerde ABD emperyalizminin ve NATO’nun payı elbette çok büyüktür. Çünkü (ekonomik-parasal ilişkileri bir yana bırakın), darbeciler ve temsil ettiği ordular doğrudan ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) ve artık bir küresel suç örgütü olduğu bilinen NATO’ya bağlıydılar.
Diğer taraftan,tüm askeri darbeleri sadece ülke yönetimlerinin emperyalizmle ters düşmesi ya da çatışması ile açıklamak doğru değildir. Ziradarbelere neden olan diğer bazı (daha ziyade içsel) ekonomik, politikve jeopolitik etkenler de söz konusudur. Bunların başında kuşkusuz derin ekonomik krizler ve politik krizler geliyor.
Bunların örneğin 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinde son derece etkili olmuşken, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve ardından 20 Temmuz OHAL ile gelen ve genelde “sivil darbe” olarak nitelendirilen gelişmede, spesifik olarak, ekonomik faktörden daha ziyade iktidarın iki kanadı arasında başlayan çatışmayla ayyuka çıkan politik kriz etkili oldu.
Keza 1980 öncesinde İran’da Amerikancı Şah Rejiminin devrilmesi ve yerine Mollalarca yönetilen bir rejimin iş başına gelmesi, ABD tarafında, Rusya’ya karşı önemli bir hegemonya kaybı olarak görüldü ve bunu telafi etmek için Türkiye bir askeri rejimle tahkim edilmek istendi.
12 Eylül 1980 Darbesine giden süreç: Ekonomik ve politik kriz
12 Eylül Askeri Darbesi öncesinde dünya kapitalizmi uzun süren bir iktisadi durgunluk, Türkiye ekonomisi ise derin bir iktisadi ve politik kriz içindeydi. Türkiye’nin krizi aslında 1962’den itibaren uygulamakta olan kapitalist “ithal ikameci büyüme modeli”nin (en azından Türkiye’deki versiyonunun), bir kriziydi ve kendisini “döviz krizi” biçiminde gösteriyordu.
Yani ağırlıklı olarak iç pazara, dolayısıyla belli düzeyde satın alma gücünü garantileyen, göreli olarak yüksek işçi ve memur ücretlerine dayalı ithal ikameci birikim ve büyüme stratejisi 1970’lerin ortalarından........
© Açık Gazete
visit website