NURSUN EREL YAZDI- ALBERTO MANGUEL: YABANCI BİR ÜLKEDEN HABER GELDİ
Bir ay mı olmuştu Demet Hanım’la o telefon konuşmasını yapalı:
–Gelecek misin toplantıya?
-Henüz kitabı alamadım, neydi değerlendirilecek olan kitap?
-Yabancı Bir Ülkeden Haber Geldi… Alberto Manguel…
Evet, o gün kitabın adını duymuştum ama sonra unuttum… Kitapçıya girince bilmece çözer gibi googıllamak gerekti. Hangi ülkeden selam gelmişti? Selam mıydı haber mi? Hay allah, yazarı Güney Amerikalıydı galiba… Bingo! Buldum…
Sonra günlük işler, seyahatler, ziyaretler derken ara ara kitabı ele almalar… Kitap ne kadar da sakin açılmıştı öyle! Kartpostal gibi uzanıp giden deniz, kum, kayalar filan… O küçük kızın sakin duruşu, Josie ile olan sevimli dostlukları, kumsalda koşuşturmaları… Ama küçük kızın annesi neden hiç konuşmuyordu ki?
Derken, gümmmm! Olayların perde arkası geri dönüşlerle sökün ediyor, faşizmin kol gezdiği o ülkelerde yaşananlar, kadının suskunluğuna yol açan olaylar, Kaptan’ın bunca yıl sonraki sessizliği, sanki “sükut ikrardan gelirmiş” sözü bir kez daha doğrulanırmışcasına…
-Ama çevirmen ona neden Kaptan demiş? Ben önceleri onun yüzbaşı olduğunu farkedemedim, uzun yol kaptanı sandım.
-Yok canım, Yeşim Seber’in olağanüstü çevirmenlik başarısını teslim etmek gerekir aslında… Of of of şu paragraflarca uzanıp giden cümleye ne demeli?
-Yazarın ne kadar ilginç saplantıları var, 57. Sayfadaki hemoroid operasyonu mesela… Ne gerek vardı bu kadar ince ince detayları anlatmasına? Aaaa, hatırlamıyor musun Marquez’in Kolera Günlerinde Aşk’ında da doktorun kuşkonmaz yediği zaman idrarının nasıl koktuğunu gözümüze soktuğunu?
-Kitaptaki Cezayir ve Arjantin işkencelerini hiç aklından çıkaramıyorsun ama değil mi? E, bizde de alası oldu bunların, hala da var, hele 12 Eylül’de........© Yurtseverlik
visit website