menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CHP paradoksu

3 0
yesterday

Kapitalist modernite çağında, merkezi-modern ulus-devlet tartışmasının önemli sorunsallarından biri iktidardır. Bu çağ, krallıklarla mücadelenin mirasını taşıdığı için iktidarla genelde iktidarın sınırlandırılmasına yoğunlaştı. Fakat kapitalist modernite dönemi hep gücü biriktiren, toplumun başına bela olan, demokratik yaşam potansiyelini imkansızlaştıran iktidar sorunuyla meşgul oldu. Oysa iktidarın sınırlandırılmasını kalıcı hale getirmenin ve demokrasiyi güçlendirmenin yolu iktidarın dağıtılmasından geçiyordu.

Bir iktidar, gücü biriktirerek her türlü iktidar sınırlandırmasını bizatihi prosedürel demokratik yöntemlerle aşabilir ve frensiz bir şekilde hareket edebilir. Coğrafya, toplum, zaman fark etmeksizin tarihte bunun çok fazla örneği vardır. AKP örneği mesela…

Bugünün Türkiye’sinde de iktidarları frenlemek için yapılan tartışmalarda “sınırlandırma” ile “gücünü dağıtma” arasında benzer bir yanlışa düşüldüğüne tanıklık ediyoruz.

CHP, Barış ve Demokratik Toplum sürecine destek vermek ile iktidarın baskıları karşısında süreci de dahil eden şekilde (İmralı’ya komisyonun gitmesine karşı çıkmaları bir dönüm noktası…) karşıt bir tutum almak arasına sıkışmış durumda. Oysa hem sürece destek vermek hem de iktidar baskılarına karşı direnmek mümkünken…

CHP’nin kendisini sıkıştırdığı bu ikilem, önemli bir paradoks ortaya çıkarıyor. İktidarın emrindeki yargı ve polis eliyle CHP’ye uyguladığı tam saha pres, CHP lügatinde bir “iktidarın sınırlandırılması” sorunu şekline bürünüyor.

Kuşkusuz doğruluk payı olan bir çıkarımdır. Fakat iktidarın sınırlandırılmasını tek odak haline getirerek, asıl çözüm olan iktidarın dağıtılmasını........

© Yeni Yaşam