Kendime dürtüler 3
Beni anla varsayma denilse bilgelerden bir söz gibi düşünülebilir. İnsan, anlam varlığı olarak anlamak ve anlaşılmak yolunda biteviye hareket eder. Döner dolaşır, yürü gider, düşer kalkar, iner çıkar, koşar durur, sever kızar, yanar soğur hallerden hallere girer çıkar; anlamak ve anlaşılmak için. Ve gerçeğini kaybedip/unutup ve/veya bir şekilde varsayımların nesnesi oldukça varlık sahasında kendi özünden yabancı yerlere göçer. Kurguladığı mitos kendi inanç kurgusunu gerçek yerine koyduğunda hele simülatif bir evrende kaotik bir zihin çalışmaya başlar ki o varsayımlar bir bakmışsınız bir gün Stalin, öte gün Hitler, diğer gün Netenyahu olur çıkar karşımıza. İnsan insanla ikili alakasında da bu kuyuya düşer ve çıkamadıkça da karanlığa bağırarak Mevlana’nın karanlıkta fil tabir edenleri gibi debelenir durur. Hülasa insan alakalarından tarihteki en geniş ilişki ağlarına kadar kendimizin merkezinde gölgeleştikçe gerçekle aramıza mesafe koyarız. O noktada tarih, din, dil, felsefe, sanat her şey hurafe üretmeye başlar ki bu o şeylerin aslını haleldar etmese de hayata bakan fayda yönlerini insan eliyle tahrip etmek veballerin en onulmazı değil midir?
İnsan kendini bilirken ayinesi dışarıdadır. Ötekini bilirken kendindekini düşler. Hülasa dışarının akisleri içeridekinden mamul olarak bağımsız özne olmayı kaybederek nesnemiz haline gelebilir. İnsanın kendi üzerine bir mitos kurmasıdır, kimi zaman kendini bilmek. Kendi inancını kendisi kılarken insan, bazen kendisinin uzağından bakar hayata ve özüne. Hatta kendine bile… İnsan var olmaya çalışırken manalı, sorunlarını çözen ve kendisini geçmişle gelecek arasında bir yere konumlayan bir anlam arayışında iken bazen var olurken var saymaya başlar. İster nefis deyiniz ister keyif bir konfor alanında olanı kendileştirir. Algısı sıradanlaştırarak her şeyi amorf hale koyar. Bu yolda varsayımlar kimi zaman zanlar haline gelerek insanı ve idrakini işgal edebilir. O durumda kendisi ve çevresiyle iletişimini gerçekler değil sanrılar çevreler ki orada bir cinnet hali görmek bile abartı olmayacaktır. Kendisi dahil kimse ile doğru, güzel ve iyi üzerinde mutabık kalamayarak müştereklerini kaybeden benlik sürekli bir travma ile algısının altında ezilir. İşte bu durum aslında ferdi olabildiği gibi umumi bir toplum hali durumuna da gelebilir ki o vakit mitos artık menfi bir belirsizlikler kaynağı olarak insanın varlığını, varlıktakini yerini........
© Yeni Söz
visit website