Bu anayasa herkesin içine bir Kenan Evren ekmiş
“Belirli bir düşünce geleneğinde düşünülemez alan genişletildiğinde ve yüzyıllar boyunca sürdürüldüğünde, aklın entelektüel ufukları azalır ve eleştirel işlevleri daralır ve zayıflar çünkü düşünülmezin alanı daha kararlı hale gelir ve düşünülebilir olan için çok az yer kalır. Düşünülmeyen, belirli bir logosferde düşünülemez ilan edilen birikmiş sorunlardan oluşur. Logosfer, düşüncelerini, temsillerini, kolektif hafızalarını ve bilgilerini birleştirici bir dünya görüşü (ideoloji) olarak iddia edilen temel ilke ve değerlere göre ifade etmek için aynı dili kullanan herkes tarafından paylaşılan dilsel zihinsel alandır.”
Cezayirli meşhur İslam reformcusu
Muhammed Arkoun
’un bu sözleri (The Unthought in Contemporary Islamic Thought, Dar el-Saqi, 2002, s. 12) aslında İslam düşünce geleneğini eleştiriye açmak üzere sıkça tekrarladığı sözlerden. Ona göre ilk başta önceki geleneklerde düşünülemez ilan edilmiş birçok sorunu, birçok alanın düşünülebilir olduğu iddiasıyla gelerek devrimci bir rol oynayan İslam düşüncesi de zamanla kendi geleneğini oluşturup yüzyıllar içinde bu düşünülemeyecek alanları alabildiğine artırmış, böylece İslami aklın entelektüel ufuklarını azaltmış, eleştirel işlevlerini daraltmış ve zayıflatmıştır.
Arkoun
’un verdiği en önemli örnek
Kur’an’ın yaratılıp yaratılmamış olması meselesi
nin tarih içinde aldığı şekil. Bu alanda zamanla iktidar olan bir kesim önemli sınırlar koyarak alanı düşünceye kapatmıştır Arkoun’a göre. Böylece İslam düşünce tarihi içinde gerçekleşmiş olan böyle bir çevrim (devirdiği eskinin aynısına dönüşme) İslam düşüncesini aslında bir bakıma başka diğer bütün düşünceler nezdinde sıradanlaştırır, farksızlaştırır
. Böylece Müslümanların da başkalarında farkı kalmamış olur.
Onlar da düşüncede belli bir konum yakaladıklarında karşı çıktıklarıyla aynı izleri takip eder, siyasi iktidara geldiklerinde de yine diğerleriyle aynı eylem çizgisini takip ederler.
Açıkçası, Arkoun’un bu sözleri İslam düşüncesi için çok büyük bir haksızlık. İslam düşüncesi içinde düşünülemez dediği alanların hiçbiri hiçbir zaman düşünülemez olmamıştır, ne geçmişte ne bugün.
Kur’an’ın mahluk olup olmadığı düşünülemez değil, düşünülmüş ve düşüncenin bütün gereklerine uyularak çürütülmüş bir iddiadır. Buna rağmen her dönemde aynı düşünceye tekrar dönüp onu tekrarlayanlar olmuş, karşılarında bazen düşünce anlamında güçlü muhataplar bulmuş bazen bulamamışlardır. Bir düşüncenin resmi görüş haline gelmiş olması onun düşünülmesine veya kabul edilmesine karşı bazı sınırlar koymuş olabilir zaman zaman.
Ona bakarsanız, Kur’an’ın mahluk olmadığını düşünmenin önünde de hemen öncesinde çok katı sınırlar olmuştur.
İslam tarihindeki ilk büyük
Mihne olayı
tam da o düşünülemeyeni düşünmüş........
© Yeni Şafak
visit website