Medyanın gerçekliği ve toplumsal hadiseler
Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile tartışmaya açılan hakikat olgusu, medyanın dijitalleşmesi ile bambaşka bir boyuta taşındı. Önceleri televizyon üzerinden, hakikatin dolayım-lanması üzerine tartışmalar yapılırken bugün sosyal ağların da etkisiyle hakikatin ortadan kalktığı ya da sübjektif hakikat algılarıyla gerçeğe ilişkin bilgimizin parçalandığını söyleyebiliyoruz. Herkesin içerik üretimine imkan tanıyan sosyal ağlar, bireylerin kendi hakikat algıları ile de birleşince ortaya parçalı bir hakikat ya da parçalanmış bir gerçeklik çıkarmaktadır.
Bu dönüşüm üzerine çokça kafa yoran Baudrillard, televizyonun egemen olduğu dönemde, TV-Hakikat kavramını ortaya atmış ve bu kavramla, ciddi bir anlam karmaşasının yaşandığını anlatmaya çalışmıştır. Baudrillard’a göre, olgunun hakikati ile televizyonun hakikati arasında ciddi bir fark vardır ve televizyon kendi gerçekliğini yaratarak anlamın bulanıklaşmasına veya ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Bugün bu düşünceleri dijital ağlara teşmil ettiğimizde, anlamın yaşadığı karmaşanın bir tür kaosa evrildiğini de söylemek mümkün.
Bu nedenle Baudrillard anlam ve enformasyon arasındaki ilişkiyi negatif bir çerçeve üzerinden kurar. Yani ne kadar çok enformasyona maruz kalırsak anlama dair bilgimiz de o kadar azalır. Bir örnek verecek olursak, X olaya dair bilgimiz eğer onlarca enformasyon üzerinden şekilleniyorsa burada bir anlam sorunu vardır. Bugünden baktığımızda, herhangi bir arama motoru ya da yapay zeka teknolojisinden yararlandığımızda, elde etmek istediğimiz anlama ya da bilgiye dair yüzlerce enformasyona muhatap olabiliyoruz. Hele herhangi bir sorun ya da konu ile ilgili enformasyon kaynaklarımız doğrudan sosyal medya platformları ise bu........© Yeni Şafak
visit website