Harflerin gövdesinde ya da gölgesinde 29 yıl...
Önce okuyucusu sonra yazarı olduğum Yeni Şafak ile teşriki mesaim, o sıra Yeni Şafak’ın yazı işleri müdürlerinden Yusuf Ziya Cömert’in, Nazife Şişman’a “Kadın sayfası çıkartacağız, bu sayfayı sizin çıkartmanızı istiyoruz.” daveti ile başladı. Yazı İşleri müdürlerinden dememin sebebi, Hakan Albayrak, merhum Akif Emre ve Mustafa Karaailoğlu’nun da yazı işleri müdürü unvanına sahip olması. Yusuf Ziya Cömert’in davetine küçük çocukları olduğu için icabet edemeyen Nazife, her zaman yardım edeceğini vadederek kadın sayfasını bana teklif etti. Yardım edeceğini vadetmese benim de teklifi kabul etmem pek mümkün değildi. Çünkü eşimin işi dolayısıyla üç aylık periyotlarla Moskova-İstanbul arasında mekik dokuyordum, oğlum ile birlikte. Gazete yönetimi bizden “kadın” sayfası istemişti ama bizim “Desen” adını verdiğimiz sayfa, yöneticilerin beklentisini karşılamadı büyük ihtimal. Yemek köşesi olarak Osmanlıca yemek kitabından tarifler koyuyor, Osmanlı Kadın Hareketine dair okuyucularımızı bilgilendiriyor, camianın önde gelen kadın kalemlerini ağırlıyorduk “Desen” sayfasında. Kadınlara dair her inceliği ve kadınların lehine olan bütün değişimleri muhakkak feminist damgasıyla damgalamak için hazırda duranlar da sanıyorum bizim “Desen” sayfasından pek memnun kalmadı. Sayfaya davet kısmında olduğu gibi veda kısmında da Nazife Şişman ile irtibata geçildi: “Desen sayfasını bitireceğiz, Fatma Hanım bize köşe yazar mı?” diye soruldu. Yazardım elbet, doktorasını bitirmiş, evde oturan biri olarak “yapacak daha önemli bir iş”im olmadığına göre... 30. yıl kutlaması için yazı işleri müdürümüz Mustafa Kahraman Bey bendenizden bir yazı isteyince kendisine, “Arşiv konusunda dağınık, olayları hatırlama bahsinde tarihlerden ziyade hikâyeleri seçip algılayan zihnim, ilk yazımı ne zaman yayınladığım konusunda bana yardımcı olmuyor.” dedim. Eksik olmasın, arkadaşlar gazete kayıtlarında rastlanan ilk yazımı bulup gönderdi. 28.08.1995 tarihinde yatay sütunda yayınlanmış yazının başlığı “Tır şoförleri kadın şoförlere karşı”. Köşenin başlığında Otobüsname ibaresini görünce bu benim “Desen” sayfası için kaleme almış olduğum bir yazı olmalı diye düşündüm. Otobüsname yazılarını ilk defa Yeni Şafak’ta köşe yazısı olarak yayımladığımın farkında değildim. Hâl böyle olunca 30. yılı değerlendirme yazısını Yeni Şafak’ın benim için açtığı imkânlar üzerinden yazmaya karar verdim. Yeni Şafak’ta köşe yazmaya başlamasaydım ne olurdu? Sanırım yazı dünyasından kopmuş olurdum. Tarık Buğra’nın hayatı boyunca gazetecilik yapmaktan şikâyet ettiği yazılarını bilenler köşe yazmanın edebî kalemime zarar verip vermediğini sordu hep.
“Köşe yazısı yazmasaydım bunca yıl kaleme aldığım yazıları yazmak için hiç vaktim olmazdı.” cevabım, muhataplarımı daima şaşırttı. Haftada bir, daha sonra iki, sonra üç, tekrar haftada bir köşe yazıları yazarak esasında edebî metinlerimi, araştırmalarımı yazmak için zaman satın almış oldum. Ağzında gümüş........
© Yeni Şafak
visit website