Kuşatma ve zafer
Hamas, 7 Ekim’deki meşru operasyonu kadar, direnmek suretiyle Gazze’de kayıplara ve ağır tahribata sebep olmakla da eleştiriliyor.
Hamas’a, “bir hiç uğruna direniyorsunuz”, “bütün dünyayı arkasına almış, en modern silahlara sahip bir ordu karşısında direnerek Gazze’de kayıpları artırıyorsunuz”, “kaybedeceğiniz bir savaşta daha fazla can kaybına ve yıkıma neden oluyorsunuz” eleştirileri yapılıyor.
Kuşatma, insanlık tarihi kadar eski bir savaş taktiğidir. Bir taraf, şehrinin etrafına aşılması zor surlar inşa eder, içerde ordusunu ve halkını uzun süre ayakta tutabilecek, savunmayı sürdürebilecek yığınak yapar. Diğer taraf ise şehri ablukaya alır, dışardan saldırılar yapar, suyu keser, lojistiğin erişimini engeller; ya surları aşarak, ya da şehrin çaresiz kalıp teslim olmasını bekleyerek zafer kazanmak ister.
Kudüs örneğin… Tarihçiler, son 4 bin yılda 118 kez kuşatıldığını ifade ediyorlar. 1099’da Haçlılar şehri kuşatmış, sonra şehre girmiş, binlerce Müslümanı katletmiş, Yahudileri sinagoglar içinde yakmış, İslam ve Museviliğe ait mezar ve yapıları tahrip etmişlerdir. 1187’de Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü tekrar kuşatmış, fethetmiş, şehre girerken hiç kimsenin kılına dokunulmaması yönünde kesin emir vermiş, gerçekten de öyle olmuştur.
Haçlıların Hatay (Antakya) kuşatması 300 gün sürmüştür. Kuşatmacılar çok zor şartlar altındadır: Çamurun, bataklığın içindedirler ve sürekli depremler olmaktadır. Ancak kuşatmadan vazgeçmezler. Hatay Müslümanlarına yardım gelmeyince, 300 günün sonunda şehir düşer. Haçlılar şehir içindeki herkesi kılıçtan geçirir, evlerin tamamını ateşe........
© Yeni Şafak
visit website