Irak’ta şimdi her alanı ele geçirmiş İran var, paralel yapılanmalarıyla Suriye var, ciddi destek bulan İsrail var, her kesime hitap eden kaos senaryolarıyla ABD var, zayıflamış olsa da Avrupa var, kurumsallaşmış DEAŞ var, şehre inmiş PKK var, finansal desteğinin gücüyle Körfez var, ticaret-proje-dostluk köprüleriyle Uzakdoğu var, iletişim/sosyal medya/teknoloji ağlarının yarattığı toplumsal güç var ve daha nicesiyle Irak eski Irak değil…

Özetle Irak; “çok sesli küresel orkestra” şimdi.
Ve bu orkestra Türkiye’yi ciddi anlamda meşgul ediyor.

Pek çok kesim Suriye ve Irak’ı aynı kefede değerlendirse de bana göre Irak’ın güçlü bir aurası var çünkü Irak’taki dini-kültürel-mezhepsel başlıklar halâ köklerine bağlı ve bu bağlar son süreçte yeniden güç bulmaya çalışıyor.
Suriye ise onlarca yıldır yaşadığı ayrışma-çatışma-gerginlik-yıkımlar-göçler-içeriden çürüme-sosyolojik çöküş ile iyice yoruldu ve pek çok kadim cevheriyle olan bağı zayıfladı.

“Irak Çınar’ı” köklerine olan bağlılığını halâ korurken Şii Arap hakimiyetindeki merkezi dengede, irili ufaklı tüm dallarına şu mesajı ısrarla veriyor şimdi; “farklılığına saygı duyuyorum, sahip çıkıyorum, değer veriyorum, anayasamda yer ver fakat sende dümende benim olduğumu ve öncelikle Irak Vatandaşı olduğunu unutma…”

Bu mesajı, Irak’ın üst kademesiyle gerçekleştirdiğim sohbetlerde Iraklı Türkmenler ve Kürtler özelinde fazlasıyla alıyorum. Türkmenlerin ve Kürtlerin önce Irak Vatandaşı olduğunu vurgulayan makamlar son bir yıldır “Irak Vatandaşlığını” ön plana çıkarıyor.
Geçtiğimiz yıl dile getirdiğim “Irak‘ta yükselişe geçen Arap Milliyetçiliği” tespitlerim bu minvalde önemliydi.

ŞİMDİ IRAK’TA;


Bir yanda, Erbil’in (Başbakan Masrour Barzani) İsrail-Filistin örneği üzerinden dile getirdiği “barış ve huzur için iki devletli çözüm konuşuluyorsa Kürtler için de bu durum konuşulmalı” mesajı var…

Diğer yanda Bağdat’ın güçlenme ve “merkezde olma azmi” var…

Başka bir tarafta Bafel Talabani’nin çıkmaz sokaklarda yürütmeye çalıştığı İran-ABD-Avrupa-Suriye ve PKK’ya özel lobi faaliyetleri var… Meşhur bir atasözü var çok severim; “karınca zevali gelince kanatlanırmış.”
Bafel Talabani de zevaline kanatlanan karınca misali son süreçte, KYB’den uzak kendi başına bir o yana bir bu yana uçup dursa da dönüp dolaşıp durmak zorunda kalacağı yer; Türkiye’nin çektiği kırmızı çizgi olacak gibi görünüyor.

Ve yine söylüyorum Bağdat bunca sıcak başlık arasında “Irak Vatandaşlığını” güçlendirmekte oldukça kararlı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği Erbil ziyareti ise bölgeye hakim dengeleri ciddi anlamda sarsmasına rağmen hem Irak’taki hem de Türkiye’deki ılımlı Kürtlerin yüreğini ısıttı. Zira bir süredir araya giren mesafeden dolayı her iki tarafta tedirgindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Erbil ziyaretinin bu mesafelerin aşılmasında nasıl bir etki yaratacağını önümüzdeki süreçte göreceğiz.

5 Mart 2024’te köşemde yer verdiğim “Yeni Denge Türkiye ve Mısır” başlıklı yazımda Mısır ve Türkiye’nin yapacağı iş birliğinin Ortadoğu’nun barışı, huzuru, güvenliği, istikrarı ve kalkınması için mutlak olduğuna değinmiştim. Bu iş birliği önümüzdeki süreçte Irak’ta da etkili olur mu? Bekleyip göreceğiz.
Mısır son süreçte yakaladığı istikrarlı yükselişle Türkiye ile birlikte “Ortadoğu Çatısını” oluşturabilecek bir duruş sergiliyor. Kısa bir süre sonra Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Es-Sisi’nin gerçekleştireceği Türkiye ziyareti öyle tahmin ediyorum ki bölge adına önemli iş birliği anlaşmalarına da vesile olacak.

Ve bu anlaşmalar eşliğinde Türkiye’nin önümüzdeki süreçte Suriye-Irak-İran triasından ziyade “Batı Ortadoğu’ya” daha fazla yoğunlaşacağına, yeni Ortadoğu stratejileri geliştireceğine, Mısır ile kurulan denge ittifakının geniş bir alanda ilerleyeceğine inanıyorum.

QOSHE - IRAK YOĞUNLUĞUNA MISIR NEFESİ - Yaşar İçen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

IRAK YOĞUNLUĞUNA MISIR NEFESİ

21 0
16.05.2024

Irak’ta şimdi her alanı ele geçirmiş İran var, paralel yapılanmalarıyla Suriye var, ciddi destek bulan İsrail var, her kesime hitap eden kaos senaryolarıyla ABD var, zayıflamış olsa da Avrupa var, kurumsallaşmış DEAŞ var, şehre inmiş PKK var, finansal desteğinin gücüyle Körfez var, ticaret-proje-dostluk köprüleriyle Uzakdoğu var, iletişim/sosyal medya/teknoloji ağlarının yarattığı toplumsal güç var ve daha nicesiyle Irak eski Irak değil…

Özetle Irak; “çok sesli küresel orkestra” şimdi.
Ve bu orkestra Türkiye’yi ciddi anlamda meşgul ediyor.

Pek çok kesim Suriye ve Irak’ı aynı kefede değerlendirse de bana göre Irak’ın güçlü bir aurası var çünkü Irak’taki dini-kültürel-mezhepsel başlıklar halâ köklerine bağlı ve bu bağlar son süreçte yeniden güç bulmaya çalışıyor.
Suriye ise onlarca yıldır yaşadığı ayrışma-çatışma-gerginlik-yıkımlar-göçler-içeriden çürüme-sosyolojik çöküş ile iyice yoruldu ve pek çok kadim cevheriyle olan bağı zayıfladı.

“Irak Çınar’ı” köklerine olan bağlılığını halâ korurken Şii Arap hakimiyetindeki merkezi dengede, irili ufaklı tüm dallarına şu mesajı ısrarla veriyor şimdi; “farklılığına saygı duyuyorum, sahip çıkıyorum, değer veriyorum, anayasamda yer ver fakat sende dümende benim olduğumu ve öncelikle Irak Vatandaşı olduğunu........

© Yeni Birlik


Get it on Google Play