Hak, bürhan, akıl ve meşveret hâkim olmalı
Biraz da iki sultan hükmünde olan mazi ve istikbalin hasenat ve seyyiatlarını zikredelim:
Mazi ülkesinde ekseriyetle hükümferma, kuvvet ve heva ve tabiat ve müyulât ve hissiyat olduğundan, seyyiatından biri, her bir emirde –velev filcümle olsun– istibdad ve tahakküm var idi. Hem de meslek-i gayra husumete, kendi mesleğine iltizam ve muhabbetten daha ziyade ihtimam olunur idi. Hem de bir şahsa husumetin, başkasının muhabbeti suretinde tezahürü idi. Hem de keşf-i hakikate mâni olan, iltizam ve taassub ve taraftarlığın müdahaleleri idi.
Hasıl-ı kelâm: Müyulât muhtelife olduklarından, taraftarlık hissi her şeye parmak vurmakla ihtilâfat ile ihtilâl çıkarıldığından, hakikat ise kaçıp gizlenirdi.
Hem de, istibdad-ı hissiyatın seyyielerindendir ki: Mesâlik ve mezâhibi ikame edecek, galiben taassub veya tadlil-i gayr veya safsata idi. Hâlbuki........
© Yeni Asya
visit website