Güneşi bekleyenler ülkesi - Ân diyarı (37)
Hep “isyankar” bilindim. Çakıl taşları kadar olsun farklı bir yanım, heyecanım, hayalim, olsun istenmiyordu.
Nüvit Özdoğru‘nun “Ülke” şiiri hoşuma gider. Belki o şiir de değil bu!
Hoşuma giden şeylere bazen öyle birden “şiir” diyorum. Şiir gibi diyorum. Hani kitap gibi deriz ya nizam, intizam altındaki şeyler için…
Şiir ahenk demek… Belki önce ahenk… Zaten şiir kafiyesiz olur, diyenlere bir şey diyenlerden değilim.
Lemaat’ta külahın püskülsüz, şiirin kafiyesiz olduğunu okuduğumda şaşırmadım.
Sonra kim karar verecek bir şeyin şiir olup olmadığına?!
Hem şiir yazılmaz; söylenirmiş; sen de söylersin aslında kalbini arada dinlersen, ha!
Söylemek, yazmaktan başka bir şey… Daha samimi… Daha yakın… Daha sade…
Yazarken araya kalem, başka perdeler giriyor. Kâğıt, boya, şekil belki gösteriş ve saire…
Söylemek… sözlemek yani… Zamanla “z”nin yerini “y” almış.
Dil böyle bir şey ve iyi kulak verir........
© Yeni Asya
visit website