Deccal’ın oltası - Ân diyarı (62)
Ta eski mahallede, doğduğum yerde eli yüzü kanlı mı kızıl mı bir adam hayalimde durur.
Küçük Ali Mallesi… İyiler Sokak…
Çocukları kovalar mıydı; yok o gelince mi çocuklar kaçardı; bir hareket olurdu ortalıkta.
Mimar lakaplıydı. Adı neydi ki!
Onu görünce ben de korkardım. Üstünde yırtık pırtık şeyler… Nerede oturur, kimin oğludur, niye öyle arada görünür gider; mahalleli bilirdi herhalde!
Ama onun o kavgadan yeni çıkmış gibi kanlı yüzü hatırımdadır.
Bir çocuk: “Mimar geliyooor!” diye bağırıp kaçınca bizler de bir tarafa kaçardık. Daha ilkokula bile gitmiyordum.
Ressam olsam Mimar’ı çizerdim.
Deccalı, Deccal gibi adamları nasıl çizelim Bilgin Abi?
Nasıl çizerdim o resmi? Her ân değişen birini kâğıda, akla, fikre, tarife oturtmak kolay mı?
Korktuğumuz Mimar’ımızın bir yüzü vardı ve........
© Yeni Asya
visit website