Gazzeli Çocuk
Ben Gazzeli çocuk.
Beni anlatmaya ‘Gazze’den başka hiçbir kelime kifayet etmez.
Adımı sormayın, çünkü adımı koymadınız.
Henüz adsızken vurdular beni;
Kravatlı, ütülü pantolonlu, traşlı amcaların yaptıkları kocaman silahlarla. Bir hedef tahtası yapıldım anlayacağınız…
Tonluk bombaları denemeleri gerekiyormuş kravatlı, traşlı şık amcaların; uçaklar, uçak gemileri, fosfor bombaları, nükleer silahlar ve kurşunlar… Farz edin ki bunlar benim çeyiz sandığımdır.
Ben neymişim meğer.
Batılı amcaların biricik kalkınma müsebbibiymişim. Kaç kurşun gerekliydi benim ‘var’lığımı ‘yok’a döndürmek için, iyi hesaplamışlar.
Kravatlı amcalar benim körpe vücudumda sigara söndürmediler, sadece son model silahlarını susturdular. Biz Gazze’nin bebekleri bunun için varmışız. Dünyanın bütün gayzını bizim minik bedenlerimizden başka kim emebilirdi ki?
Musevî ve İsevî olanların dışında kalan öteki amcalara gelince, onlar çok merhametli oldukları için silah değil, sadece kamera doğrulttular, al renkli kevgir bedenimize. İster ölü ister diri; bizi tam o anda ‘sıcağı sıcağına’ yakalamalıydı amcaların ve teyzelerin kameraları. Ödüller de böyle kazanılmıyor muydu nihayetinde?
Annem ve babam çok sevinmişlerdi ben doğunca; sevinçlerinin şehadet umuduna binaen olduğunu bilemezdim tabi ki. Allah dileklerini kabul etmiş. Herkes ‘ekim’ ayındaydı, biz ise ‘hasat’ mevsimindeydik.........
© Venhar Haber
visit website