Bir 8 Mart günü soralım; Sincan Kapalı Kadın Cezaevi'nde neler oluyor?
Diğer
08 Mart 2024
Türkiye'de kadın olmak, hele avantajsız pozisyonda bir kadın olmak...
Dünya üzerinde kadın düşmanlığının önlenemediği, hatta yer yer 'teşvik edildiği' ülkelerden birinde yaşamaktayız.
Türkiye'de kadın olmak, haklarımız, yaşadıklarımız, elimizden alınanlar düşünülünce belki de hiç ulaşamadığımız bir medeniyet düzeyi hayalinden daha da derine, hatta hızla dibe çakılan, karanlığa teslim olan bir durumdayız.
Kim ne derse desin, nasıl bir itiraz ortaya koyulursa koyulsun, bu gerçeği gölgeleyemez, en basit haliyle Türkiye'de kadın; bastırılma, baskılanma ve yok sayılmanın daimi muhatabı olmak durumunda bırakılan bir canlıdır.
Bizler yani haklar üzerine yazan çizen kadınlar, görece iyi koşullarda olanlarız.
Hiç değilse çıkartabildiğimiz bir sesimiz var, kaale alanı çok olmasa da…
Şiddete bulanmış düzeyde 'kadın sorunu' yaşanan bir ülkede bizlerin yaşadığı ihlallerden bahsetmek 'lüks' bile kalır bana göre.
Çünkü kafanı çevirirsen gördüklerin, duydukların, tanık oldukların, senin beter sandığın ihlallerin bile 'lüks' kaldığını hatırlatır sana.
Erkeklerin işledikleri cinayetlere, dayaklara, baskılara dahi bir çözüm üretilmezken bir de kimsenin duymadığı, görmediği, savunmadığı kadınlar, sözüne ses olmak isteyen tek bir insan dahi bulamayanlar var.
Onlardan bazıları da cezaevlerindeki kadınlar şüphesiz.
Bazen üzerine düşünürüm; cezaevinde kadın olmak, üstelik siyasi bir mahkûm olmak misal.. Oralarda yaşananlara gözlerimiz çoğunlukla kapalıdır.
Hele siyaseten aynı yerde durmuyorsak, hele tarafı olduğumuz bir konuda karşı karşıya kalıyorsak vay o kadınların hâline!
Cezaevleri yüzlerce politik kadın mahkûmla dolu.
İhtiyaçlarını, haklarını, yaşam için gereksinimlerini karşılamak konusunda sıkıntı yaşayan ve kimsenin de yaşadıklarından haberdar olmadığı kadınlar bunlar.
Biliyorsunuz, bu topraklarda kadın doğası gereği neredeyse düşmandır çoğunluğun nezdinde. Üzerine bir de siyasi suçlar, direngen tutumlar binerse o kadın neler yaşar, ona neler yaşatılır her fırsatta; mümkün olduğunca sık oralara bir bakmak gerektiği düşüncesindeyim.
Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle de Sincan Kapalı Kadın Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerinden söz etmek gerektiğini düşünüyorum.
En azından bizler, yani görece 'özgür' kadınlar, 'özgür' olmayanlara elimizden geldiğince destek vermeliyiz diyorum.
Uzunca bir süredir Sincan Kapalı Kadın Cezaevi'yle alakalı tartışmalar sürmekte. Belki denk gelmişsinizdir.
Gelmeyenlere kısa bir hatırlatma yapayım isterim; Covid-19 salgını gerekçe gösterilerek 2020 yılında infaz mevzuatında, koşullu salıverme süreleriyle ilgili olarak düzenleme yapıldı. Adli suçlarda infaz sürelerinde indirim yapılırken siyasi suçlar bunun dışında bırakılmıştı.
Hukukçular bu ayrımın Anayasa'ya, Birleşmiş Milletler Kişisel ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi'ne, BM Cezaevlerine İlişkin Asgari Standart Kurallar'a ve İnfaz Kanunu'na aykırı olduğu defaatle dillendirmiş, itirazlar ortaya koymuştu.
Mevzuata göre yeni düzenleme getirilmiş ve 'şartı salıverme' kararı idari gözlem ve sınıflandırma kuruluna bırakılmıştı.
Peki nasıl çalışır bu kurul? İlgili mevzuatta, bir cumhuriyet savcısının başkanlık edeceği Gözlem Kurulu'ndan bahsediliyor.
Ama uygulamada bir savcı bulunmadığından........
© T24
visit website