Nasrallah’ın adını neden anmadı?
Diğer
01 Ekim 2024
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin, İsrail tarafından Tahran’da öldürülmesinin ardından yaptığı açıklamada “gerçekleştirilen kalleş suikastı şiddetle kınıyor ve lanetliyorum. Siyonist barbarlık bugüne kadar olduğu gibi emellerine yine ulaşamayacaktır” demişti.
Erdoğan’a göre bu cinayetin amacı “Filistin davasını, Gazze’nin şanlı direnişini ve Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesini akamete uğratmaya, Filistinlilerin moralini bozmaya, onları sindirmeye yönelik bir alçaklık”tı.
BM toplantısı nedeniyle gittiği ABD’de de Hamas’ın “bir terör örgütü değil, topraklarını koruma gayreti içinde olan bir direniş örgütü” olduğunu söylemişti.
İsrail’in, Beyrut’ta Hizbullah lideri Nasrallah’ı öldürmesinin ardından da İsrail’e sert bir tepki gösterdi.
İslam dünyasını ve Birleşmiş Milletler’i, İsrail’e karşı harekete geçmeye çağırdı.
“İsrail’in, 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü soykırım, işgal ve istila politikasının yeni hedefinde Lübnan ve Lübnan halkı vardır. İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda son bir hafta içerisinde aralarında çocukların da olduğu çok sayıda Lübnanlı katledilmiştir. Vicdan sahibi hiç kimse böyle bir katliamı kabul edemez, mazur ve meşru göremez” dedi.
Dikkat çekici olan Erdoğan’ın bu açıklamasında Nasrallah’ın adını hiç anmamasıydı.
Haniye’nin ailesini başsağlığı için arayan, “Rabb'im cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin” diye dua eden Erdoğan, Nasrallah’a niye bir rahmet dilemedi?
Sorunun yanıtı biraz da Suriye iç savaşında gizli.
Erdoğan yönetimiyle, Lübnan Hizbullahı’nın arası özellikle Suriye iç savaşındaki tutum farklılığı nedeniyle zaten hiç iyi olmadı.
O tarihte Başbakan Yardımcısı olan Bekir Bozdağ, Hizbullah’ın Suriye iç savaşında Esad’ın yanında tavır almasını şöyle eleştirmişti:
“Çok açık, çok net buradan bir kez daha söylüyorum. Adını da Hizbullah’ın değiştirmesi lazım, hizbüşşeytan yapması lazım.” (26 Mayıs 2013)
Hizbullah, iç savaşın Suriye’yi zayıflatarak bölgedeki dengenin İsrail lehine daha da bozulacağından endişeliydi.
Bizimkiler ise Şam’daki Emevi Camisi’nde namaz kılma peşinde!
Nitekim Hizbullah haklı çıktı.
Irak ve Suriye, kendi iç dertleriyle “içine doğru çökmüş devletler” olmasaydı, İsrail, bugün Gazze’de de Lübnan’da da bu kadar rahat hareket edemezdi.
Suriye konusundaki siyasi tutum farkının daha derininde mezhepçilik de yatıyordu ancak bu hiçbir zaman telaffuz edilmedi.
Resmî açıklamalara bakılırsa Türkiye’nin, Esad’ın karşısında yer almasının nedeni kadın – çocuk demeden kendi vatandaşı olan masum sivilleri katletmesiydi.
Ancak aynı dönemde UCM’nin, Sudan iç savaşında 300 bin sivilin ölümü ve 2 milyon 700 bin kişinin göç ettirilmesinden sorumlu tuttuğu El Beşir’in tek dostu da Türkiye idi.
Erdoğan’ın, Nasrallah’ın adını anmadan İsrail’i kınamasının nedeni bu farklılıkta aranmalı.
Nasrallah’ın ağır bir bombardımanla katledilmesinin ardından İran medyası Ayetullah Hamaney’in “savaş yüzüğünü........© T24
visit website