Geert Wilders: Bir diğer platin saçlı popülist Trump klonu mu?
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
28 Ocak 2024
Saç, Samson'un zamanından beri erkekliğin bir göstergesi olmuştur ve modern zamanlardaki yokluğu siyasi bir zayıflık ya da bir tür seçim kriptoniti olarak görülmüştür. 40 yaşın üzerindeki erkeklerin yüzde 40'ı erkek tipi kellik belirtileri gösterirken Amerika'nın 1956'da Eisenhower'dan bu yana kel bir başkana oy vermemesi kesinlikle bir tesadüf değildir. İngiltere'de de 1951'deki Churchill'den bu yana kel bir başbakan olmadı.
Wilders o düzgün ve uzun platin saçlarıyla bana ünlü Blade Runner filmindeki android karakteri hatırlatıyor. Adamın saçı aryan şıklığı mı, übermensch tarzı mı, yoksa sadece gösterişsiz bir erkeği daha akılda kalıcı kılmanın bir aracı mı? Şurası bir gerçek ki insanlara görsel marka açısından çok net ve basit terimlerle hitap edebilme yeteneği platin ya da dağınık saçlı Trump, Milei, Johnson ve Wilders gibi popülist politikacıların başarı şansını artırıyor. Gelecek neyi gösteriyor? Mohawk saçlı bir başkan mı?
Hollandalı popülist milliyetçi lider Geert Wilders'i mutlaka bilirsiniz. Wilders'in aşırı milliyetçi partisi PVV geçen Kasım’da yapılan seçimlerde en fazla oyu alan parti oldu. Ancak kurulu düzen çeşitli ayak oyunlarıyla bu renkli liderin başbakanlığını bugüne kadar engelleyebildi. Wilders de koalisyon pazarlıklarında elini güçlendirmek için "Hollanda'da İslam'ın yasaklanması" önerisini geri çekti.
Politikalarını göç ve İslam karşıtlığı üzerine kuran Wilders meclise Hollanda'da Kuran'ın yasaklanması ve camilerin kapatılması dahil İslamlaşmanın önlenmesini içeren bir yasa teklifi sunmuştu. Öneride "potansiyel cihatçıların" haklarında bir yargı kararı bulunmasa da 'idareten' gözaltına alınması da isteniyordu.
Aşırı sağcı liderin meclise sunduğu bir başka tartışmalı tasarı da çifte vatandaşlığı bulunan kişilerin oy kullanmasına izin verilmemesiydi. Wilders özellikle Türkiye kökenli Güvenlik ve Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz ile İsveç kökenli Savunma Bakanı Kajsa Ollongren'i hedef almıştı. Wilders "Bu mecliste Türk, Faslı ya da İsveçli istemiyorum. Bunu söyleyemez miyim? Burası benim ülkem" diye milliyetçi bam tellerine dokunmuştu. Ancak seçimler yaklaşınca "herkesin başbakanı" olacağını ve İslam karşıtı görüşlerini yumuşatacağını söylemeye başladı. Avukatları zaten ona bu önerilerin Hollanda anayasasını ihlal edeceğini söylemişti.
Bana kalırsa Wilders kendi aralarında zaten bölünmüş olan Türkleri daha da bölmek ve aralarına nifak sokmak için elinden geleni yaptı. Mayıs ayında yapılan seçimlerde AKP'ye oy veren Türk seçmenlerine tepki gösterdi ve onlara "güle güle" dedi. Wilders Türkiye'de laikliği destekleyen vatandaşlar tarafından seçilecek yeni bir lider çağrısı yaptı.
"Hollanda'da seçimleri kazandım. Ve laikliği ve Kemalizm’i destekleyen Türk vatandaşlarının bir sonraki seçimleri kazanabilecek yeni bir lider seçmelerini diliyorum. Türkiye'ye daha fazla Arap akınını durduran, Türk kadınlarını koruyan, işçi sınıfını destekleyen ve yolsuzlukları durduran yeni bir lider."
Peki bu özgürlüğün ve liberalizmin kalesi sayılan, neredeyse her türlü uyuşturucunun ve seks işçiliğinin serbest olduğu, zengin ve gelir dağılımının nispeten adaletli olduğu bu mutlu insanlar ülkesinde Wilders gibi bir Trump taklitçisi faşist nasıl oldu da son seçimlerde oyların çoğunu aldı? Kısa cevap Trump gibi ülkesindeki fay hatlarını devamlı kaşıyıp seçmenleri korkuttuğu için.
Hollanda'daki toplumsal fay hatlarından en önemlilerinden biri kentli-köylü ayırımıdır. Kentsel alanlar gelişirken kırsal alanların nüfusunun azaldığı, doktorlarını, otobüs duraklarını ve ilkokullarını kaybeden ülkeler Wilders gibi demagoglar için verimli bir zemindir. Wilders İslam'a, göçmenlere ve küreselleşmenin arkasındaki güçlere karşı bir çeşit haçlı seferi ilan etti ve pek çok yandaş buldu. Hollandalı köylülerin ve faşistlerin çoğunun da........
© T24
visit website