menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

En uzun gece, hicran ve hüsran

30 1
24.12.2023

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

24 Aralık 2023

"Dünyada kendi yerimizi bulmak, ihtiyaçlarımızın bize uyduğu bir yer bulmak ya da yaratmak anlamını taşır."

Adam Phillips, Kaçırdıklarımız, Yaşanmamış Hayata Övgü

Yılın bu zamanları gri şehir Ankara'da dört duvar arası çalışmak arası en iyi sinemada verilir.

Film, Hayat (Zeki Demirkubuz). Başı ve sonu ta en baştan belirlenmiş, akmayan bir yere varmayan hikâyesiz, sıradan hayatları anlatıyor.

Filmde kahramanlar yok, ama hepsi tanıdık yabancılar.

Aforizmaları yok ama çok aşina gelen o iç döküntüleri insanın içinde birikenlere dokunuyor.

Yüksek ihtimal bu nedenle film boyunca ığıl ığıl ağlıyorum.

Filmin en aklımda kalan bölümü ise orta yaşındaki o adamın repliği.

Oldukça kafası karışık, sanki hayatın değil de mutsuzluğunun anlamını arıyor.

"Hep böyle, hep aynı yerde ertesi gün n'olacağı belli bir şekilde tekrar tekrar aynı şeyleri yaşayarak mı geçecek bir ömür diye kafama takılıyor. Sabah kalkıyorum bir bakıyorum sabah dünkü sabah. Dünkü sabah yarınki, o da ertesi günde bir sabah. Sabahlar da öyle akşamlar da öyle. Çıldıracak gibi oluyorum" diyor.

O bunları anlatırken karşısında, deneyimlediği trajedilerden sonra hüsranlardan tek bir tanesini seçmiş. Seçmediği ne varsa içinde hapsolmuş hicran oturuyor.

Tek ihtiyacı sevilmek olanla, tek ihtiyacı sevmek olanın onmaz hüsranında duraklıyorlar.

Bu yazıyı yazmaya oturduğum akşamüzeri kış gündönümü ile bizim yarımküre en uzun geceye kavuşacak ve günler uzamaya başlayacak.

Ağır kederlerle bezenmiş bu coğrafyada her karanlık yazgıya içerlettiği, her değişim, dönüşüm bir yenilenme olasılığını çağrıştırdığı için ben günlerin uzayacak olmasına seviniyorum.

Aynı biçimde tekrarlanan erkenden uyandığım sabahlarımın karanlığını dağıtacak olması, dahası gezegenin evrendeki ahenkli ritmine katılmak heyecan veriyor.

Uzun gecelerin takvim yapraklarındaki en uzunu olan bu gece hekimlik mesleğimin gece, gündüz demeden çok yoğun çalışmak olduğu gençlik yıllarımdaki nöbet gecelerini çağrıştırıyor.

Kendimi okul çıkışı unutulmuş, dahası üzerimden kilitlenilmiş hissederdim.

Akşamüzeri evlerine gitmeye hazırlanan mesai arkadaşlarımı gönülsüzce uğurlar ama hemen sonra çalışmaya koyulup karanlığı, geceyi unutuverirdim.

Sonra sabahın ilk tıkırtıları ile birlikte yarım yamalak uyukladığım kanepeden doğrulur "Gündüzler yalnız, geceler kalabalık olsa" diye........

© T24


Get it on Google Play