menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yerel seçimler mikro ve statik midir? 

25 7
29.03.2024

Diğer

29 Mart 2024

Önce kısaca kavramları açıklayayım. Mikro, makronun tersidir, bireyseldir, küçük ve dar alanı kapsar. Statik; dinamiğin tersidir, zaman boyutu yoktur özellikle geleceği dikkate almaz, gelecek yoktur.

İki gün sonraki yerel seçimlerde seçmenler nasıl, hangi kıstaslara göre oy verecek? Bir görüşe göre, yerel seçimlerin sonuçlarını genel siyasi duruşlardan ve makro ekonomik sorunlardan çok yöresel koşullar ve aday kişilerin özellikleri belirleyecek. Oy verenlerde gelecek boyutu da yoktur.

Kısaca; bu görüşe göre, yerel seçimler mikrodur ve statiktir. Öyle mi veya öyle mi olmalı? Aşağıda bu soruya yanıt verdikten sonra, bazı anket sonuçlarına bakıyorum.

Bu sonuçlar iktidarın son yıllarda vatandaş gözünde ekonomik alanda çok başarısız olduğunu gösteriyor. Normal koşullarda bu başarısızlık iktidarın sonunu getirmeli ama, öyle olacak mı? Göreceğiz.

Şunu da belirteyim, bu soru dünyanın başka yerlerinde de konuşulup tartışılıyor. Başarısız da olsalar, bazı iktidarlar kendilerini başarılı gibi gösteriyor, veya seçmenleri başka yönlere çekiyor, veya seçim güvenliğinin zayıf halkalarını kullanıyor. Bu halkalar içinde muhalefet ve sivil toplum kuruluşları da olabiliyor.

Bu görüş bu seçimlere yüzeysel, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yönetimindeki büyük yanlışları ve açmazları dikkate almadan bakıyor. Bu yanlışların ve açmazların üstüne yuvalanmış bir siyasi yapıyı ve kişileri dikkate almıyor.

Daha önemlisi, bu görüş bu yerel seçimlere Türkiye’nin geleceğini dikkate almadan bakıyor. Bu seçimleri yine iktidar kazanırsa diyemiyorum, kazandı görünürse aynı yanlışlar ve açmazlar artarak sürecek. Bireysel özgürlükler, tercihler ve gelecek umutları daha da eriyecektir. Şimdiden işaretleri var.

Anlaşılan o ki, ilk olarak anayasa değiştirilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayat boyu iktidar koltuğunda kalması için her türlü manevra yapılacak. Türkiye, bir başka “hayat boyu iktidarda tutulan bir kişi”nin ülkesi olacak.

Hayat boyu iktidarda kalmayı biz faniler anlayamıyoruz? Nedir bu iktidar hırsını yaratan acaba? Neden, “hayat sonsuz değil, üstlendiğimiz görevler de sonsuza gitmez, ben görevimi yaptım, sıramı savdım” deyip saygın biçimde kenara çekilemiyorlar?

Halbuki, yüzyılların biriktirdiği deneyimlerle görülmüştür ki, ve siyasi bir kuraldır ki; hayat boyu (veya çok uzun) iktidarda kalanların ülkelerinde kurumlar zayıflar, çöker; ekonomi tıkanır, rekabet yoktur, yaratıcılık yoktur, tek kişinin buyrukları vardır.

Türkiye 2000’den bu yana, özellikle son 15 yılda eğitimde, teknolojik ilerlemede, verimlilikte, dış dünya ile rekabette, kişi başına refah artışında, adil/eşitlikçi gelir ve servet dağılımında çok başarısız oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlara değil manevi değerlere bakın diyor.

Türkiye dışa kapalı, içe dönük, yönü belirsiz bir ülke mi olsun? Anlaşılan öyle isteniyor. Ancak bu durumu kabullenmek istemeyenler, yaratıcı olanlar, kendi alanımda dünyada rekabet edebilirim diyenler de var. Onlar da göçüp gidiyorlar. Şöyle demişlerdi: “Giderlerse gitsinler.”

Neden “giderlerse gitsinler..." Çünkü onlar “başarısız oldunuz, çekilin”, ve “çekilmediniz, öyleyse biz gidiyoruz” diyorlar. Yerlerine de eğitimini, yeteneğini hatta kimliğini bilmediğimiz kişiler geliyor.

Bunlar mülteci veya sığınmacı, veya hükümetin kabul ettiği ifadeyle “geçici koruma altında olanlar”. Ama geçici değiller, kalıcılar. Zaten bazıları da çok düşük fiyata kimlik veya vatandaşlık satın almış durumdalar. Sattılar çünkü.

Sahi, bu kadar başarısız olmuş bir iktidar neden iktidarda kalmak ister? Nüfusun önemli bir bölümü, iktidar başarısız diyor. Aşağıda sayılarla açıklıyorum. Yukarıda da sordum; neden öyleyse çekiliyoruz demek erdemini göstermiyorlar?

İki gün sonra yapılacak seçimler öncesinde, ey Türkiye nereye gidiyorsun, seni nereye götürüyorlar soruları sorulmalıdır. Soranlar da var. Bu soruların muhatabı yalnızca iktidar değildir. Muhalafet dediğimiz siyasi yapılar da muhataptır.

Yukarıda sıraladım; iktidar eğitimde, teknolojik ilerlemede, verimlilikte, dış dünya ile rekabette, kişi başına refah artışında, adil/eşitlikçi gelir ve servet dağılımında çok başarısız oldu. Bu sonuçlar yalnızca benim gözlemim değil.

“Nitelikli........

© T24


Get it on Google Play