menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Merkez Bankası tepe yönetimi; kime, ne demek istedi?

11 1
12.02.2024

Diğer

Konuk Yazar

12 Şubat 2024

Geçen hafta yeni TCMB Başkanı ile Başkan yardımcıları bir basın toplantısı düzenlediler ve bazı açıklamalar yapıp bazı soruları yanıtladılar. Bu toplantıda onlar tarafından yapılan bazı açıklamalar gündemi epeyce meşgul etti. Özellikle Başkan yardımcılarından birisinin açıklamaları da toplantıya damgasını vurdu.

Merkez bankacılar uzunca bir süredir, özellikle de merkez bankalarının bağımsızlığının ön plana çıkmaya başladığı 1990’ların başından itibaren eski kendi içlerine kapalılığı, sadece politikacı ve bankacılarla temasa dayalı ilişki biçimlerini ve ketumiyeti ya da az konuşmayı terk etmeye; fildişi kulelerinden çıkarak toplumla daha fazla iletişim kurmayabaşlamışlardır. Bu iletişimi kurmada bazı raporlama teknikleri geliştirmişler ve kendilerine has bir iletişim dili ve jargon oluşturmuşlardır. Bu iletişim dili ve kullanılan jargon üzerine akademik dünyada azımsanmayacak ölçüde yoğun bir yazın oluştuğunu da söylemeliyim. Merkez bankacısının yaptığı açıklamalar çoğu kez sokaktaki ortalama bir insan için “Ne demek istedi?” türündendir. Bir başka deyişle çoğu kez merkez bankacısının konuşmasının mahiyetini anlayabilmek için günübirlik dile tercüme edilme gereği ortaya çıkabilmektedir. Hemen belirmeliyim ki gelişmiş dünyanın merkez bankalarınca geliştirilen iletişim yöntemleri ve taktikleri, onları birer örnek olarak izlemeye ve taklit etmeye çalışan diğer ülkelerin merkez bankaları -bizimki dahil- tarafından hemen kopya edilmektedir.

Az şey söyleme ya da kesin, açık ve net bir şey söylememenin yöntemi aslında uzun, yuvarlak ve dolambaçlı ifadeler kullanmak, birbirini tamamlamayan cümleler kurmak ve kendine has terimler ile özel bir jargon ile konuşmaktan geçiyor. Bu da saatlerce süren konuşma, sunum ve açıklamalar bittikten sonra da “E peki bu ne söyledi?” ya da “Ne demek istedi?” dememiz olağan olabiliyor.

Merkez Bankası’nın toplantısı sonrasında bir telefon mesajı aldım. Mesaj bana toplantıda
konuşan Merkez Bankası tepe yöneticileri “Neyi eleştirdi?”, “Kimi eleştirdi?” ve “Halka ne
anlatmak istedi?” diye üç soru yöneltmişti. Açıkça söylenmese de benden TCMB yöneticilerinin açıklamalarının gerçekte ne anlama geldiğinin gündelik dile tercümesi soruluyordu. Ben de bu toplantıyı kendimce tercüme etmeye çalıştım.

Merkez Bankası'nın para politikasını yürütebilme konusundaki araçları sayıca ve nitelikçe sınırlı. Bu araçların kullanımı ve işlemesi, yani TCMB'nin bu araçlara ilişkin aldığı kararların piyasadaki aktörlerin fiyatlamalarını, kararlarını, davranışlarını etkileyebilmesi ve bu çerçevede ekonomik işlemlerde bulunmaları ile mümkündür. Bunu biz aktarım (transmission) mekanizması olarak isimlendiriyoruz. Eğer bu mekanizma işlemez ya da iyi işlemezse veya kamunun başka politikaları nedeniyle etkisizleşirse Merkez Bankası'nın politika araçlarının işlerliği azalır veya kalmaz. Bu da Merkez Bankası'nı para politikasını yürütme ve enflasyona karşı elindeki araçları kullanabilme ve sonuç almada, etkisiz ve başarısız bir kuruma dönüştürür.

Bu nedenle öncelikle Merkez Bankası politika araçlarının aktarım mekanizmasının işlemeye, iyi işlemeye başlaması gerekir.

Önceki bir bakanın “Politika faizini önemsizleştirdik” demesi aslında Merkez Bankası'nın bir politika aracını önemsizleştirme ve Merkez Bankası'nın bu aracı etkin biçimde kullanma olanağını elden alma, hatta bizatihi Merkez Bankası'nı kurum olarak etkinsizleştirme ve değersizleştirme anlamını taşıyordu. Merkez Bankası'nın sahaya geri dönebilmesi, elindeki araçların aktarım mekanizmasının işlerliğine bağlıdır.

Özetle söylemek istenilen şu: “Siz Merkez Bankası'nı; politika araçlarını, etkinsiz, değersiz ve işlemez hale getirdiniz; şimdi biz bu mekanizmanın işler hale gelmesi için uğraşıyoruz. Bu mekanizmayı etkin hale getirirsek Merkez Bankası işlevlerini yerine getirebilmeye başlar. Bu da ancak belirli bir zamana bağladır.”

Kimin/kimlerin eleştirdiği açık. Geçmişte makro ekonomi politikalarının yürütülmesinde etkin olan siyasetçi, kamu görevlisi ve eski TCMB yöneticileri.

Merkez Bankası'nın elindeki politika araçlarını kullanabilmesi için bazı şeyler ön koşuldur;

(1) Merkez bankacınıza toplumsal olarak güven duyulması esastır. Yani ona sadece atayan iktidar değil; muhalefet, piyasalar, iş dünyası, sokaktaki insan da inanacaktır. Eğer onu atayan makamlar TCMB yönetimini hem makam olarak hem de başkan ve yöneticilerini kişi olarak iter kakar ise hem kurum olarak TCMB’ye hem de kişilere ve onların kararlarına güven duyulmaz, yaptıkları iş etkinsizleşir, sonuç alıcılığını yitirir ve işe yaramaz olur. Eleştiri, TCMB'yi ve onun yöneticilerini değersizleştiren, itibarsızlaştıran, itip kakanlara yöneltilmiştir.

(2) Diğer makro ekonomik politika araçlarının, başta vergi politikası ile kamu harcama politikalarının Merkez Bankası politikalarını ekinsizleştirecek biçimde ve yoğunlukta kullanılmaması şarttır. Yakın tarihe baktığımızda söz konusu politikalar sık yapılan genel seçimler, kamu harcamalarında israf, büyük ölçekli ve çoğu yolsuzluk/yiyicilik içeren kamu yatırımları, sadece Merkez Bankası politikalarını etkinsizleştirmedi hatta TL ve döviz biçiminde kaynak bulmak amacı Merkez Bankası'na ve merkez bankası bilançosuna bile........

© T24


Get it on Google Play