Dünden bugüne algı oyunları
Popülist liderlerin ve akımların etkili olduğu günümüzde Nazi deneyiminden çıkarılacak çok ders var. 20’inci yüzyılda dünyanın başına bela olan tüm totaliter akımlar benzer yöntemler uyguladılar ve büyük trajedilere yol açtı. Aynı barbarlıkların 21’inci yüzyılda da tekrarlandığını görmüyor değiliz. Bertolt Brecht ustanın dediği gibi “o pis canavarın çıktığı karın hâlâ doğurgan.”
ALMANLAR YENİLGİYİ HAZMEDEMEDİ
Nazileri iktidara getiren nedenler arasında en önemlisi 1’inci Dünya Savaşı’ndaki yenilgi idi. Almanların çoğu bu yenilgiyi hak etmediklerini düşünüyorlardı. Mutlaka bir ihanet olmuştu, yoksa dünyanın en üstün özelliklerine sahip olan Almanlar asla yenilmezlerdi. Kendi özlerini korumuş olsalar, saf ve temiz kalsalar bu felaket başlarına gelmez, dünyanın büyük kısmını ele geçirebilir, kendileri için bir yaşam alanı (lebensraum) kurabilirlerdi.
Almanların yenilgiyi kabul etmemeleri, dünyadaki gelişmeleri anlamamış olmalarından kaynaklanıyordu. Epeydir dünyanın merkezi konumundaki Avrupa’nın bir numaralı ülkesi olarak kendilerini “dünya lideri” sanıyorlardı. 19’un yüzyılda Moritz Arndt ve Paul de Lagarde, 20’inci yüzyılda Ernst Jünger gibi düşünürlerin öncülük yaptıkları Alman-Hristiyan sentezcisi güçlü bir sağ düşünce zaten mevcuttu. Bu akım, yaşanan şokların etkisiyle 1920’lerde bir Alman Milli Devrimi hareketine dönüştü. O dönemde asıl tehlike olarak Bolşevik Rusya’yı gören küresel ABD-İngiliz çevreleri ise bundan pek rahatsız olmuyordu. Aksine Houston Stewart Chamberlain gibi İngiliz sağcıları Nazizmin gelişmesinde önemli bir oynayabiliyordu.
O dönemde küresel ve yerel odakların çıkarlarına uygun olmak yanında Nazilerin kendilerine özgü en büyük başarıları propaganda alanındaydı. İşbaşına gelmekte ve iktidarda kalmakta kullandıkları asıl yöntem kendi ifadeleriyle bir “efsane” yaratmaktı. Bu efsanenin asıl unsurlarına baktığımızda bugün de benzer odaklar tarafından aynı yollara başvurulduğunu görüyoruz.
1. Aynı kökten gelmek (Artgleichheit): Bunu lider, parti ve halk arasındaki kök benzerliği olarak da niteleyebiliriz. Bu, bizde “aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz” dizesiyle ifade edilen durumdur. Nazi partisi bunu mitinglerinde, marşlarında, sloganlarında, afişlerinde milyonlarca kez tekrar ederek Almanların beynine kazımıştır. Hitler’in önderliğinin (führung) asıl temasını bu oluşturur.
2. Soya bağlı ortak dünya görüşü (Weltanschauung): Nazi partisine göre eski Alman devletlerindeki Germenlerin “torunları” olan Almanların ortak bir dünya bakışına sahip olmaları olağandır. Milletin farklı görüşlere sahip olması düşünülemeyeceği gibi farklı görüşte olanlar da mutlaka ayrı bir soydan ya da köktendir. Örneğin Hitler’in fikirleri aklına yatmayan herhangi birinin mutlaka soyu “bozuktur, dönme ya da devşirmedir”.
3. Soyağacı oluşturmak (genaologie): Naziler toplumlara........
© OdaTV
visit website