Sahiplenmediğin şey sahibin olur... Konu: Güven
Güvenmek… Tek kelimenin kapsayabileceği, dayanak oluşturabileceği, içinde binlerce mana ve anlam saklı olan büyük bir kelime ‘güven’… Tıpkı nar gibi, dışardan tek, içinde binlerce kelime, binlerce anlam barındırır gibi.
Kime güvenir insanoğlu? En sevdiklerine, onu yıkmayacaklarına, zarar vermeyeceklerine inandıklarına, ailesine belki arkadaşlarına. Belki de dünyada ondan başka ona kol kanat kimsenin olamayacağına inandığına, sevdiğine. Sevgi de, karşılıklı güvenin oluşması da fedakarlıktan geçer. Tek başına yapılan fedakarlıktan oluşan güven ilişkisi, birliktelik de bir bacağı olmadan duramayan sandalye gibidir.
Sevgi ve güvenin hissedildiği ilk yerdir aile. Birlikteliğin, fedakarlığın, desteğin, sevginin verildiği, gösterildiği, öğretildiği ve hissettirildiği yerdir elbette. Bakıldığı zaman olması gereken kelimelerin bir araya gelmesi, her bir kelimenin bir nevi güçlü taşıyıcı kolonlara benzetildiği bir yapının temel unsurlarını oluşturması ve kişinin yaşamında bir çatı oluşturmasıdır. Bu öğelerin eksik olduğu yapıda yaşayan ve en önemli dönemlerini geçiren bireylerin yaşamları boyunca hep bir taraflarını tamamlamaya çalıştıkları ve tamamlama sürecinde yanlış ilişkiler kurdukları gözlemlenmektedir. Yanlış adımlar, yanlış ilişkiler, yanlış süreçlerde insanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bir süre sonra da kalbiyle bağlantısı kopar ve Sigmund Freud’un da dediği gibi ‘kalbiyle bağlantısını kesmiş insana “tecrübeli” denir.
T.P.........
© OdaTV
visit website