MAYMUNA DÖNÜŞMEK/DÖNÜŞTÜRÜLMEK
Kur’ân’da, İsrailoğulların’dan “Cumartesi yasağına” uymayan bir grubun “maymuna dönüştürülmesi” olayı, “mesh”[1] olarak ifâde edilmektedir. İlgili âyetlerden anlaşıldığı üzere, yapılan uyarıları dikkate almayan bu topluluk, maymuna dönüştürülmüştür. İslâm tefsir geleneğinin ilk döneminden son dönemlerine kadar gerek rivâyet ağırlıklı tefsirler olsun, gerekse dirâyet ağırlıklı tefsirler olsun mesh olayı, gerçek bir hadise olarak kabul edilmiştir. Şahsi kanaatime göre, müfessirleri bu doğrultuda görüş bildirmeye sevk eden sebep Hz. Peygamber’den gelen bazı rivâyetlerin yanında âyetlerin “siyakı ve sibak” kaynaklı ve yapısal özellikleridir. Literatürde söz konusu gruptan “Sebt Yahudileri” ya da “Ashabu’s-Sebt” olarak bahsedilmektedir. Bu topluluğun hak ettiği ceza, o dönemde yaşayanlar için olduğu kadar, sonraki nesiller için de bir ders ve ibret kaynağıdır.
Kur’ân’da bu dönüşümün mahiyeti hususunda açıklama yoktur. Müfessirler ise burada Allah’ın bu buyruğunun, söz konusu isyâncı Yahudi topluluğunu hem bedenen hem de rûhen gerçek maymun yapan “hakîki” bir buyruk mu, yoksa sadece karakterlerini ve huylarını maymununkine benzeten “mecazî” bir buyruk mu olduğu hususunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Yaygın görüşe göre bu tam bir meshtir. Yani Allah, isyânda direnen bu Yahudi topluluğunu en sonunda tamamen maymunlar haline getirmek sûretiyle cezalandırmıştır. Olayın ayrıntılarını konu edinen rivâyetler incelendiğinde, maymuna dönüştürülen kimselerin üç günden fazla yaşamadıklarını bildiren rivâyet, hadis âlimleri tarafından güvenilir bulunmuştur. Özetle, sahih rivâyetlere göre, Cumartesi yasağını ihlâl eden grup gerçek anlamda maymuna dönüştürülmüş ve onlar üç günlük bir yaşamdan sonra nesil bırakmadan ölmüşlerdir.
Ancak bu yorumu, ilmî olmaktan ziyade eski dönemlerin sosyal psikolojisinin bir yansıması şeklinde değerlendirmek suretiyle âyeti bir “tür” değişmesi olarak değil, bir ahlâk ve karakter dejenerasyonu olarak anlayan müfessirler de vardır. Tâbiîn âlimlerinden Mücâhid’e kadar götürülen bir yorumda da “Onların kalpleri değişti; yoksa bedenî olarak maymunlara dönüşmediler” denmiş ve “maymuna dönüştürülmek” ifâdesinin “temsilî” bir ifâde olduğu belirtilmiştir. Şüphesiz bu konuda en sağlıklı yaklaşım, hangi yoruma eğilim göstersek de “doğrusunu Allah bilir” gerçeğini vurgulamamızdır. Bütün bunlardan yâni Kur’ân ve hadisten bizim çıkaracağımız sonuç; Allah’ın adalet ve ceza sisteminde lânet ve gazabı haketmiş hâle gelen bazı insânların hayvana dönüştürülmesi ve bu hayvanların daha çok maymun, domuz, yılan, kertenkele cinsinden olmaları gerçeğidir. Hadislerde bu dönüştürmenin “ilâ” edatıyla anlatımı bazı düşünürleri bu sürecin kıyâmet gününe kadar da devâm edeceği görüşüne getirmiştir.
Kur’ân’da bu konuya değinen âyetler “Araf/163-166, Bakara/65-66, Mâide/60 ve Nisâ/47” âyetlerdir. Bu âyetlerden Bakara/65-66. âyette şöyle denilmektedir: “Nitekim içinizde Sebt Günü’nün kutsallığını ihlâl edenleri biliyorsunuz; bu davranışlarından ötürü onlara: ‘Aşağılık maymunlar gibi olun!’dedik ve onları hem kendi zamanları, hem de bütün gelecek zamanlar için uyarıcı bir örnek kıldık, Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara da ibret alınacak bir ders.”[2] Yine Araf/163-166. âyetler de ise şu ifâdeler yer almaktadır:
“(Sözgelimi,) onlara denizin kıyısındaki o kasaba hakkında sor; ahalisi, (av için gözledikleri) balıkların (nedense) hep vecibelerine uymaları gereken Sebt günü suları yararak çıkageldiklerini görünce, Sebt günü dışında ortaya çıkmıyorlar bahanesiyle tutup, Sebt gününün örfünü nasıl çiğnerlerdi! Biz onları işledikleri kötülükler sebebiyle işte böyle deniyorduk. Ve ne zaman onların içinden bazıları, [Sebt günü bozguncularını durdurmaya çalışan kimselere]: ‘Allah’ın zaten ortadan kaldırmak yahut [en azından] zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?’ diye sorduklarında, bu erdemli kişiler şöyle cevap verdiler: ‘Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; ve [bir de, bu bozguncular] belki böylece Allah’a karşı sorumluluk bilincine erişirler diye!’ Ve böylece, o [günahkârlar] kendilerine yapılan bütün uyarıları bir kenara atınca, Biz de, kötü eylemleri önlemeye çalışan (bu) kimseleri kurtardık; kötülük yapmaya eğilimli olanları yaptıkları bütün o uygunsuz işlerden ötürü çok ağır bir azapla tepeledik; ve sonra da, kendilerine yasak edilen şeyleri yapmakta küstahça direttikleri zaman onlara: ‘Aşağılık maymunlar gibi olun!’ dedik.”[3]
Şimdi bu iki âyet üzerinden değerlendirmemizi yaptığımızda şunu söylememiz mümkün gözükmektedir. Anlaşılıyor ki; bu “maymuna dönüştürülmenin” arka plânında Yahudilerin “Sept Günü” yasağını ihlâl etmeleri vardır. Bu noktada ister istemez insânın aklına şöyle bir soru gelmektedir.“Acaba bir Sept Günü yasağının bu kadar ağır bir ceza ile karşılık görmesinin nedeni ne olabilir?” Çünkü İsrâiloğulları’nın tarihine baktığımızda onların bu “balık yasağının” çok üstünde –gönderilen peygamberleri öldürmek de dâhil– birçok isyânlarının ve inkârlarının olduğunu görmekteyiz. Öyleyse ilk plânda suça denk bir cezâ gibi gözükmeyen bu “maymuna dönüştürmenin” bir başka gerekçesi ne olabilir?
Kur’ân’da “sebt” diye geçen bu kelime, Yahudi kültüründe “şabbat” olarak geçmektedir. Onlar bu günü, tatil günü yâni işi bırakıp ibâdet yapma ve istirahat etme günü olarak kabul etmektedirler. Yahudiler, Allah’ın kâinatı altı günde yarattığını ve yedinci gün olan Cumartesi gününde de dinlendiğini kabul etmektedirler. Dolayısıyla onlar da, bu günde işi bırakıp dinlenmekte ve bu günü ibâdetle geçirmektedirler. Ama içlerinden bazıları geçmişte bir........
© Mir'at Haber
visit website