DÜNYANIN SÜSÜ VE BAĞIMLILIK
Hasan-ı Basrî hazretleri diyor ki: ”Dünya üç gündür: Dün, içindekilerle beraber geçip gitti. Yarına gelince ona ulaşamayabilirsin. İşte bugün senin günündür, onu iyi değerlendir.”
Bağımlılık beyinde birçok etkene bağlı olarak gelişen kimyasal dengesizliklerin, benliği tehdit eden travmaların, benliğe yönelik negatif inanışların, bozulmuş davranış, karakter ve kişiliğin sebep olduğu, dürtü kontrol bozukluğunun sonucunda gelişen bazı uyaranlara karşı önlenemez bir istek, arzu ve tutku duyma halidir.
Bağımlılıklarımızı yönetememek ve onların birinden kurtulmadan diğer bağımlılıkların mayalanmasına müsaade etmek sanki hayatımızın normali olmuş. Dünya ve dünyanın süsü bizde bağımlılık oluşturmuş. Bu hali tabii bir hadise olarak gören ve seküler zihniyetin tesiri altında kalan nakıs bakışlarımız, içine düştüğümüz derin kuyuyu görmemize engel olmuş. Kapitalist bir dünya görüşü, pozitivist bir hayat düsturuna uydurmaya çalıştığımız İslamiyet, süslü yaşamlar içerinde kaybolan değerlerimiz, dağılan toplumsal birliğimiz, parçalanan aile bütünlüğümüz, oradan oraya savrulan nefislerimiz, nesillerimiz Allah’ın boyası ile süslenecek meziyetini yitirmiş. Öyle ki bu meziyetleri yitirmekle kalmamış, fıtrata özgü, inancımıza özgü hallerde dahi kendimizi kaybetmiş bir topluma dönüşmüşüz.
Müslüman kadınlar, Müslüman erkekler olarak hafıza kaybına uğradığımız besbelli. Yıllarca dini ve milli değerlerimizi tarumar eden, insani haklarımızı dahi zalimce gasp eden nice insafsız yönetici elitlerin elinde bedel ödedik, bütün bunlara sabrettik. Daha iyi yöneticiler ile daha iyi Müslümanlar olacağımız günleri hayal ettik, Rahman’a naatlar ile el açtık, dua ettik. O vakit gelince de evvela sözlerini verdiğimiz nebevi adayışları terk ettik. Allah’a yakışır muttaki duruşlardan vazgeçtik, ödün verdik. İnancın temelini teşkil etmesi gereken kişisel ve toplumsal tevhidin yüklediği ferdi ve toplumsal sorumlulukları ihmal ettik.
Oysa ki, 28 Şubat ve sonrası yaşanan darlıklar, İslam’a adanan hayatlar, ısrarla yapılan dualar daha iyi günlerin davetçisi idi. Gerçek o ki, o dar günlerin yerini geniş günlerin aldığı, mağduriyet ve mahrumiyet halkasının günden güne daraldığı ayları, mevsimleri, yılları gördük elhamdülillah.
”Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Elbette her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” İnşirah 94/6-7
Yorgunluğumuzun, mücadelemizin, sabrımızın ve samimi inancımızın karşılığı olarak hepimizin şahitliğinde pek çok parametrede o zorlu günlerimiz; değişim, dönüşüm geçirerek şükür günlerine evirildi….
Zaman........
© Mir'at Haber
visit website