menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

DEVLET ADAMI OLMAK!

329 1
21.09.2024

Ekonomi ve Politika genel olarak birlikte anılır. Ve politika bir şekilde devlet yönetimi ile ilgili bir kavram olduğu için devlet ve devlet adamı bir şekilde doğru bir bakış açısı olmasa da kutsanır. Oysa modern ulus devlet Kutsal dışıdır. Devlet yöneticileri de.

Tarihten gelen Tanrı Kıral anlayışı bir şekilde günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Kur’an bize, “Raina demeyin, Unzurna deyin” diye emreder. Bu gün günümüzde bir çok devlet, kendini İlah ve Rab konumuna yükseltmiştir. Kitap, sadece devlet büyüklerini, ya da Allahtan başka hiç kimseyi o konuma yükseltmememizi bize emreder ve “Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin” diye uyarır.

“Sizden olan ulul emir’e iteat” şarta bağlıdır ve sınırları vardır. Mesela “Masiyet’te iteat yoktur”. Yetkisini halktan almayan, halka hesap vermeyen ve devletin varlık ve meşruiyet temelleri olan ve kısaca “Maslahat” olarak adlandırılan, mal, can, namus, akıl ve inanç, nesil emniyetini sağlamakta gaflete düşen, Adaleti sağlamayan, barış ve hürriyeti temin edemeyen, topluma ağır vergiler yükleyen, istişare ve şura yapmayan, ehliyete ve liyakat’a dikkat etmeyen, torpil ve rüşvetle malul bir yönetime iteat gerekmediği gibi, “zalim hükümdar karşısında hakkı söylemek cihad” kabul edilmiştir. Siyaset velayet değil, vekalet müessesidir. Bunu anlatmak için “Mahkeme kadıya mülk değildir” denmiştir.

Modern Devlet “Yasama, yürütme ve yargı” diye bölünmüştür ve 3 özerk yapıdan oluşur. Özellikle kendisine servet ve silah emrine verilen iktidar sahiplerinin bu şekilde yetkilerini kötüyer kullanarak halkı baskı altına almasının önüne geçilmek istenmiştir.

Yasama, yürütme ve yargı aynı zamanda 3’ü birden POLİTİK TOPLUM’u oluşturur. İtalyan düşünür Gramschi POLİTİK TOPLUM’u dengelemek için NGO / Non Government Organisation (Türkçe ifadesi ile STK / Sivil Toplum Kuruluşlarının) özerk bir şekilde örgütlenmesini savunmuştur. Seçimler bu anlamda STK’ların yasamayı belirlemesi için bir imkan verecektir. Sivil Toplumun kendi fikrini açıklamak ve hayata geçirmek için İnanç, Düşünce, ifade ve örgütlenme ve gösteri hürriyetine sahip olacaktır. Bu açıdan Media kişisel taleplerin kitleselleşmesi için bağımsız ve özgür MEDİA’ya sahip olması gerekecektir.

Ama, günümüze gelindiğinde, STK’lar ve Media “parayı verenin düdüğü çaldığı” bir duruma düşmüştür. Media da adeta “sahibinin sesi” olmuştur. Bunun sonucu olarak da STK’lar ve MEDİA siyasetin arka bahçesine hapsedilerek etkisizleştirilmiştir.

İslam toplumu için devletin ilk sağlaması gereken Adalettir. Hemen ardından güvenlik / Asayiş gelir. Yani Barışın korunması gerekir. Ondan sonra da pazarın/Piyasanın/İktisadi düzenin işlerlik kazanması için paranın bir tartı, ölçü aracı olarak değerinin korunması gerekir.

İster yasamada, ister yürütmede, ister yargıda olsun, Kamu alanında görev yapmak, çok büyük bir sorumluluk duygusu, çok yüksek seviyede bir sabır, fedakarlık ve ahlak gerekir. Bunlardan herhangi birinin eksikliği makam sahibi için helak, onun yönetimindeki insanlar ve halk için felaket anlamına gelir. Bunun için Karar verici olarak siyasilerin, uygulayıcı olarak Bürokratların yüksek bir akıla ve ahlaka, fedakarlık duygusuna, sabra ve cesarete sahib olması gerekir. Eğer bu konuda bir sapma söz konusu olursa modern devletlerde de, “Self Determination” kendi geleceğini belirleme hakkı doğar.

İslami açıdan baktığımızda, devlet adamlarının ve bürokratların CAM EV’de oturmaları, kapılarının her daim açık olması gerekir. Hz. Ömer ne diyordu: “Yaşarken yaptığım iyilikler, bu görevimdeki eksiklikler için bedel olacaksa, kendimi bahtiyar sayarım”.

Biz bu dünyada yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizden hesaba çekileceğiz. Siyaset ve Bürokrasi “Kul Hakkı”........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play