menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

AH ANAM, VAH BACIM!..      

347 1
14.09.2024

Biliyorsunuz değil mi, artık kadın-erkek yok. Kimlik kartımızda GENDER diye yazıyor. Biz biyolojik insan türünün son örnekleriymişiz. GENDER toplumsal cinsiyet kimliğini, daha doğrusu kimliksizliğini ifade ediyor. Cinsiyet, Din, ahlak ve gelenekten, biyolojik cinsiyetinden bağımsız, ya da akışkan ve değinken bir LGBT kimliğini tanımlıyor. Trans Humanizm projesi kapsamında, adına NeuraLink dedikleri Chip’i Kafamıza taktıktan sonra artık Siborg oluyoruz. Nesnelerarası iletişimin nesnesi olan bir BİREY yani.

Tabi, Kadın-erkek yoksa, anne-baba, dede-nine, hala-teyze, amca-dayı da olmuyor. Devlet de bu BİREY’lerin BİREYSEL tercihlerine göre, gerek psikososyal, gerek biyolojik, gerekse cerrahi açıdan her türlü desteği verecek. Belediyeler, kamu kurum ve kuruluşları, sosyal ağlar ve örgütler, bu kesime pozitif ayırım yapmakla yükümlü. Türkiye Belediyeler Birliği bu konuda belediyelere genelge bile göndermişti. CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve Lanzarotte artık uluslararası sistemde tek bir sözleşme gibi işlem görüyor ve bunların faaliyetleri, UN WOMAN tarafından koordine ediliyor. UN WOMAN vergi ve yargı muafiyetine, diplomatik imtiyazlara sahip.

Bu örgütlerle birlikte çalışanlardan, onlara karşı çıkmayan, aksine onlardan destek alan, yardım alanlar onlardandır. Çevremizde, siyaset, iş, Sivil toplum, akademi çevrelerinde her yerdeler. Siyaset, Bürokrasi, Sermaye, yasalar, akademi onlardan yana.

Sahi daha önce erkek olan kişi, “ben artık kadınım” derse, “İstanbul sözleşmesi”ndeki kadınlara ilişkin tanıklık, nafaka gibi konularda aynı statüye sahip olabilecek mi? NAS bu konuda çok açık. LUT kavmi lanetlenir., Kadın ve erkeğin birbirine benzemesi de aynı şekilde lanetlenir. Cinsler arasındaki çarpık cinsel ilişki de Fuhuş, Fahşa, Fahişelik olarak tanımlanır ve lanetlenir. Tabi, bu lanetli işe pozitif ayırımcılık tanımlanması da aynı suça iştirak, yardım ve yataklık olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu çerçevede “İstanbul sözleşmesinden çekilme” diye bir durum söz konusu değil. Sözleşmeden geri çekilmeye ilişkin bir irade beyanı sözkonusu olsa da bu durum 3 sebeb’le geçersiz.

1-Sözleşmenin bütün hükümlere, yasanın daha ilk maddesindeki atıfla, yasal olarak yürürlükte

2-BM ve AB CEDAW, İstanbul sözleşmesi ve Lanzarote’yi, tek bir sözleşme gibi tanımladığı için, herhangi birini imzalamak ya da herhangi birinden ya da ikinci birinden ayrılmak sonucu değiştirmediği gibi, AİHM ve BM İnsan Hakları Komiserliği nezdindeki yargılama konusunda sonucu değiştirmiyor.

3-Başkanlık, bu 3 sözleşmesinin uygulanmasını koordine et ek, denetlemek ve desteklemek üzere, yargı ve vergi muafiyeti, diplomatik imtiyaz ve kamu ve tüzel kurumlarla doğrudan ilişki, yardım alma ve yardım etme hakkına sahip pozitif ayırımcılığa tabi olarak UN WOMAN’a faaliyet izni verdi.

Artık Kadın kadın olmayınca, erkek de erkek olmayacak. Unutmayalım, her kadın ve erkek, bir başka kadının eseridir. Kadın temel mekteptir. Kadın olmayı bıraktığında çocukları işte böyle olur. O zaman insan da insan olmayacak demektir. İnsan olmayacaksa aile de olmayacak. İnsanın yerini Avatarlar, Humonoid, Siborg, Klonoid, “Nesnelerarası İletişim”in NESNE’si “NESNE BİREY”ler olacak. Beyne kayıt yapılabileceği için,........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play