Ahlâk erozyonu toplumu bitirir
Bismillâhirrahmânirrahîm!
SEKİZ asır İslâm medeniyetinin damgasını vurduğu Endülüs’teki Kurtuba Üniversitesi’nin giriş kitabesinde şu ibare yazılıdır: “Toplumları ayakta tutan dört etken vardır: 1. Yöneticilerin adaleti, 2. Âlimlerin ilmi, 3. Yiğitlerin cesareti, 4. Salihlerin duası!” Bu özellikler ahlâkî ve manevi değerlerin egemen olduğu bir toplumda gerçekleşir. Asr-ı Saadet, Selçuklu, Endülüs ve Osmanlı’da bu ulvî değerlere sahiptik.
Milletçe, insanlığı imrendiren âdil yöneticiler, nice kahramanlar ve iffetli insanlar yetiştirdik. Dünya, oluşturduğumuz görkemli medeniyete hayrandı. Huzur ve barışın teminatıydık. Osmanlı, Filistin bölgesinin huzur ve güvenliğini 20 askerle sağlıyordu. Batı, Osmanlı’ya temennâ çakardı: “Donanma, ordu yürürken muzafferân ileri, / Üzengi öpmeye hasretti Garb’ın elçileri!”
Ya bugün! Dünyaya nizamât verdiğimiz dönemlerden sonra, her alanda Batılılara mahkûm durumuna geldik. Çünkü onları taklit ediyorduk. Özgünlüğümüz kaybolmuştu. Okullar; ahlâk, karakter, fedakârlık, olgunluk, birbiri için yaşama özellikleri kazandırması gerekirken, diploma dağıtan kurumlar haline geldi. Ahlâk ve maneviyat unutuldu. Vücut teşhirini kahramanlık(!) olarak gören bir nesil türemeye başladı.
Türkiye, zor bir ülke! Tarihî düşmanlarımız pusuda bekliyor. Bizi yok edecek fırsatı kolluyor. Bunu görememek ne büyük gaflettir. Ahlâkî çöküntü bizi bitirir. Bizi, biz yapan manevi değerlerimizi öğrenmek ve öğretmek zorundayız. Bizim manevi dinamiklerimiz, topyekûn ayağa kalkmaya yetecek kadar güçlüdür. İlim insanları, yöneticiler ve toplumun öncüleri genç nesle rehberlik yapmalıdır.
BUNLAR BİZE........
© Milli Gazete
visit website