Ülkenin en zorda kesimi, emekliler,

Lakin onların ensesinde pişirilen bozalar,

Sanki bozuk ekonominin tek sebebi onlarmış gibi bir algı.

Memura, asgari ücretliye, memur emeklisine yüzde elli zam.

Lakin işçi emeklilerini cezalandırma son yıllarda.

Öyle acınacak duruma düştüler ki,

Durumlarını anlatmaya çoğu utanmakta.

Rahat edecekleri şu yaşlı hallerinde.

Para düşünmekten gözlerine uyku girmemekte.

Genç değiller ki,

Gidip başka bir işte çalışsınlar.

Eskiden olsa inşaatın kumunu, çakılını sırtları ile çekip çıkarırlardı,

En yüksek katlara.

Lakin ne el, ne de ayak tutmakta.

Bayramlarda torunlarının harçlığını veremeyecek olmaktan ar duymakta,

Kendileri evlatlarından harçlık alacak duruma düşmekten utanmaktalar.

Yıllardır şeref ve haysiyetleri ile yaşamış yaşlılar,

Neden çocuklarının ellerine bakmak zorunda kalsınlar ki.

Önceki gün komşum aradı,

Faturalarını ödedikten sonra,

Markete gidip alışveriş yapamadıklarını,

Kahvaltılık alamadıklarını anlattı.

Ki bunların evleri bulunmakta.

Başka bir komşum kirada idi,

Hasta eşini kaybedince bir de geçim derdine düştü,

Hem kira, hem rızık meselesini halledemedi,

Eşinin öldükten sonra emekli aylığından önemli bir kısmın kesildiğini anlattı.

Hiç istemese de yoksullukla baş edemeyince,

Kızının yanına yerleşti.

Cami önünde yaşlılar oturduklarında,

Derneğin bir çayını içmeyi kara kara düşünmekteler.

Cemaat dağıldığı anda cami önüne gelen meyve kamyonlarına,

Sadece bakmaktalar.

İçlerinden bazıları, durumu iyi olanlar alışveriş yapmakta.

Emekliler, kimi cemaatin aldığı şeftali ve üzümleri imrenerek süzdüler.

Bütün yazları bu şekilde geçti,

Alabildikleri halk ekmeğin poşeti kucaklarında,

Öyle gitmekteler kendilerini bekleyen eşlerinin yanına.

Geçen gün birisi röportaj vermişti,

“Eşim bir şey ister diye erkenden evden çıkıyorum,

Benden para isteyecek diye aklım çıkmakta” dedi.

Yaşlıları bu hale düşürmeye kimsenin hakkı yok.

Zaten sağlık sorunları ile uğraşmaktalar,

Bir de rızık endişesi ile üzülüp iyice hastalanmalarının vebalini kimse kaldıramaz.

Ki her şeye zam gelmiş,

Açlık sınırı 15 bin sınırında,

Fakat 7500’lük emekli maaşı,

10 bin yapıldı diye sevinenler nerede yaşamakta acaba.

Kimilerinin bir oturuşta yemeğe verdiği bu para ile bazen birkaç kişilik aile bir ay geçinmek zorunda.

Büyük bir zulüm yapılmakta,

Kimsenin de umurunda değil.

Toplumun bir kısmı ağlarken,

Gülenlerden hesabı Rahman, acı soracak diye korkmaktayım.

QOSHE - Emeklinin Dramı - Mine Alpay Gün
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Emeklinin Dramı

18 2
20.01.2024

Ülkenin en zorda kesimi, emekliler,

Lakin onların ensesinde pişirilen bozalar,

Sanki bozuk ekonominin tek sebebi onlarmış gibi bir algı.

Memura, asgari ücretliye, memur emeklisine yüzde elli zam.

Lakin işçi emeklilerini cezalandırma son yıllarda.

Öyle acınacak duruma düştüler ki,

Durumlarını anlatmaya çoğu utanmakta.

Rahat edecekleri şu yaşlı hallerinde.

Para düşünmekten gözlerine uyku girmemekte.

Genç değiller ki,

Gidip başka bir işte çalışsınlar.

Eskiden olsa inşaatın kumunu, çakılını sırtları ile çekip çıkarırlardı,

En yüksek katlara.

Lakin ne el, ne de ayak tutmakta.

Bayramlarda torunlarının harçlığını veremeyecek olmaktan ar duymakta,

Kendileri evlatlarından harçlık alacak duruma düşmekten utanmaktalar.

Yıllardır şeref ve haysiyetleri ile yaşamış yaşlılar,

Neden çocuklarının........

© Milli Gazete


Get it on Google Play