Ağabey diyor ki; herkesin sözüne itibar edilmez
Şahs-ı nâ-merde temelluk etme, dökme âb-ı rû
Hâhiş-i feyz etme bir boş çeşmeye tutma sebû
Âgâhî (Şâkir Efendi) yukarıda alıntıladığımız beytinde der ki: Namert insanlara yaltaklanıp yüzsuyu dökme! Kuru çeşmeye testi tutup da ondan su bekleyen zavallı insan durumuna düşme! Çünkü namert olandan dost olmaz.
Sosyal ve siyasal bazı meselelerin, birilerinin anlayabilmesi için, açıklanmasında fayda vardır. Bunun için öncelikle devleti tarifle başlayalım.
Devlet nedir?
Devlet, siyasi ve merkezi bir teşkilata sahip olan bir toprak parçası üzerindeki insan topluluğuna verilen addır. Ayrıca kudret ve hâkimiyet demektir.
Bir başka ifade ile bir kanun altında toplanıp, birleşen ve bu kanunu icraya memur bir hükümeti olan, umumi menfaatleri gözeten, milletin birliğini gözeten bir kuruluştur.
Anayasaya gelince;
Devletin temel kuruluşunu ve fertlerin hak ve hürriyetlerini düzenleyen temel kanundur. Buna eskiden Kanun-i Esasi denirdi. Bilindiği gibi, günümüzde Anayasaya aykırı kanuni düzenlemeler yapılamaz. Kanunlar ancak Anayasaya uygun olduğu zaman geçerliği olur.
Onun için Anayasalar günübirlik heyecanlarla değiştirilemez, tadil cihetine gidilemez. Anayasa devamlı düzenlemeye tabi tutulursa, meri olan tüm kanunları yeniden gözden geçirmek mecburiyeti hâsıl olur. Bu değişikliklerin de yapılacağı yer, demokratik ülkelerde, parlamentolardır.
Onun için aklına gelen konuşmamalı, bilenler konuşmalıdır. Hele hele hukukçular yerine doktorlar, mühendisler vs. konuşmamalıdır. Zira hukuki düzenlemeler ve bilgilendirmeler, hukuk tekniğine muhtaçtır.
Aksi halde hukuki kaos oluşur. İşler içinden çıkılmaz hale gelir. Yani hukukçunun tıp doktoru, mühendis, edebiyatçı, tarihçi vb.nin yerine konuşmaması gerektiği gibi, doktor, mühendis, edebiyatçı, tarihçi vb. de hukukçu yerine........
© Milli Gazete
visit website