Gerek fert gerekse de toplum bazında birtakım kararlara ulaşmanın yolu muhatap olunan şeyi ‘’anlamak ve tanımak’’ ile mümkündür. Örneğin fert bağlamında düşünecek olursak kişi mü’min olduğunu ifade ediyorsa iman ettiği Allah’ı (celle celâluhu) ve dini olan İslam’ı anlamak ve tanımak mecburiyetindedir. Allah’ı ve peygamberini (sallâllahu aleyhi ve sellem) anlayıp tanımadan onlara iman iddiasında bulunmak kabul edilemez. Bu aynı şekilde Kur’ân-ı Hakîm’de zikredilen hususlar için de geçerlidir. Allah’ın ‘’ Yahudî ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalim topluluğa hidâyet etmez.’’ buyruğunu tatbik etmek isteyen bir kimse tam manasıyla emrolunanı gerçekleştirmek istiyorsa kendisinden sakındırılan bu kavimlerin özelliklerini bilmelidir. Zira onlardan hakkıyla teberri etmek ancak bununla mümkün olacaktır.

İsrail yetmiş beş senedir mazlum Filistinlilere zulmediyor, topraklarını gasp ediyor ve bütün Müslümanlar için mukaddes olan Mescid-i Aksa’yı tamamen ele geçirmenin planlarını yapıyor. 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan son savaşta ise on binlerce kardeşimiz Siyonistler tarafından katledildi. İslam ülkeleri kınama, diplomasi manevraları ile hiçbir şey elde edemedi. Çünkü İsrail’i tanımıyoruz! Ya da bu kavmi İslam gözlüğü ile tanımak istemiyoruz!

Şimdi beraberce mukaddes kitabımız Kur’ân’ı Kerîm’de bu kavim hakkında zikredilen özellikleri görelim istiyorum. Zira yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bir şeyi tanımadan onun hakkında doğru karar veremeyiz.

1) İsrailoğullarının özelliklerinden ilki olarak Allah ile pazarlığa tutuşmalarını zikredebiliriz. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır: ‘’ Hani Mûsâ kavmine, “Allah, size bir sığır kesmenizi emrediyor” demişti. Onlar da, “Sen bizimle eğleniyor musun?” demişlerdi. Mûsâ, “Kendini bilmez cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım” demişti. “Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın.” dediler. Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki: O, ne yaşlı, ne körpe, ikisi arası bir sığırdır. Haydi, emrolunduğunuz işi yapın.” Onlar, “Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymiş? açıklasın” dediler. Mûsâ “Rabbim diyor ki, o, sapsarı; rengi, bakanların içini açan bir sığırdır” dedi. “Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın. Çünkü sığırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir. Ama Allah dilerse elbet buluruz” dediler. Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki; o, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar, “İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin” dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.’’ Görüldüğü üzere İsrailoğulları yaratanla dahi inatlaşan, adeta dalga geçen ve kendilerine emredilen bir hususta pazarlığa kalkışan bir kavimdir. O halde şu soruyu soralım; İnek için Allah ile pazarlık eden bu kavim Müslümanlara (gereken bedel ödenmeden) Kudüs’ü mü bağışlayacak?

2) İsrailoğullarının ikinci özelliği Allah’ı fakirlikle itham edip kendilerini zengin olarak addetmeleridir. Bu husus Kurân’ı-Kerîm’de şöyle anlatılır: ‘’ Allah; “Şüphesiz, Allah fakirdir, biz zenginiz” diyenlerin sözünü elbette duydu.’’ Rivayete göre “Kimdir şu kimse ki, Allah’a güzel bir borç versin!” âyeti nâzil olunca Yahudiler “Allah fakirdir, biz ise zenginiz” demişlerdi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk bu âyeti indirdi. Yâni İsrailoğulları Allah için infakta bulunmayı, fakire yardım etmeyi bu şekilde anlayan bir kavimdir. O halde şu soruyu soralım; Allah’a böyle iftirada bulunanların, dünyaya böylesine tapanların sınır kapılarından aç ve açıkta kalan Gazze halkına yardım sevkine müsaade etmesi mümkün müdür?

3) İsrailoğullarının üçüncü özelliği bağlamında Allah’ı acizlikle itham etmelerini zikredebiliriz. Kur’ân-ı Hakîm bize bunu şöyle haber veriyor: ‘’ Yahudiler “Allah’ın eli bağlanmış!” dediler. Asıl kendi elleri bağlanmıştır ve söyledikleri yüzünden lânetlenmişlerdir. Aksine O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir.’’ Yani İsrailoğulları Allah’ı kullarından nimetlerini esirgeyen aciz bir ilah gibi tasvir etme derdinde olan bir kavimdir. O halde şu soruyu soralım; Allah’ı eli sıkılıkla itham eden bu kavim ‘’iki devletli çözüm’’ adı altında Müslümanlara barış eli mi uzatacak?

QOSHE - İsrailoğulları -1- - Hamza Korkmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrailoğulları -1-

10 0
01.03.2024

Gerek fert gerekse de toplum bazında birtakım kararlara ulaşmanın yolu muhatap olunan şeyi ‘’anlamak ve tanımak’’ ile mümkündür. Örneğin fert bağlamında düşünecek olursak kişi mü’min olduğunu ifade ediyorsa iman ettiği Allah’ı (celle celâluhu) ve dini olan İslam’ı anlamak ve tanımak mecburiyetindedir. Allah’ı ve peygamberini (sallâllahu aleyhi ve sellem) anlayıp tanımadan onlara iman iddiasında bulunmak kabul edilemez. Bu aynı şekilde Kur’ân-ı Hakîm’de zikredilen hususlar için de geçerlidir. Allah’ın ‘’ Yahudî ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalim topluluğa hidâyet etmez.’’ buyruğunu tatbik etmek isteyen bir kimse tam manasıyla emrolunanı gerçekleştirmek istiyorsa kendisinden sakındırılan bu kavimlerin özelliklerini bilmelidir. Zira onlardan hakkıyla teberri etmek ancak bununla mümkün olacaktır.

İsrail yetmiş beş senedir mazlum Filistinlilere zulmediyor, topraklarını gasp ediyor ve bütün Müslümanlar için mukaddes olan Mescid-i Aksa’yı tamamen ele geçirmenin planlarını yapıyor. 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan son savaşta ise on binlerce kardeşimiz Siyonistler tarafından katledildi. İslam ülkeleri kınama, diplomasi manevraları ile hiçbir şey elde edemedi. Çünkü İsrail’i tanımıyoruz! Ya da bu kavmi İslam gözlüğü ile tanımak istemiyoruz!

Şimdi beraberce mukaddes kitabımız Kur’ân’ı Kerîm’de bu kavim hakkında zikredilen özellikleri........

© Milli Gazete


Get it on Google Play