CHP’nin parti logosunu hepimiz biliyoruz. Altı okun bir tanesi de “Devrimcilik” olarak belirlenmişti. Bu ok kuruluşta yoktu. 1931 yılında, sonradan ilave edilmişti.

Devrim daha ziyade, hızlı ve ani değişiklikleri ifade eder. CHP bu anlamda devrimciliği, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçildiği 2010 yılına kadar, şöyle veya böyle sürdürmüştür. Kılıçdaroğlu ise devrimcilik yerine, zamana yayarak değiştirme anlamında “evrimciliği” tercih etmiştir.

Nasıl mı?

CHP’yi, tabir caiz ise ılımlılaştırma sürecine sokmuştur. Bazılarının görüşü odur ki, devrimcilikten evrimciliğe geçiş sayılacak olan bu süreçte, Saadet Partisi yöneticileri ile, özellikle Genel Başkan Sayın Temel Karamollaoğlu ile geliştirdiği ve sürdürdüğü yakın ilişki ve dostluğun etkisi olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun “evrim” sürecinde yaptıklarına herkesin bildiği örneklerden verelim:

CHP’nin “devrimcilik” süreci boyunca, muhafazakâr ve dindar kesimle zıtlaşma ve hatta kavga etme pahasına yaptığı uygulamalardan dönerek, bu kesimlerle iyi ilişkiler kurarak, eski yapılan yanlışlardan özür dileyerek, “helalleşme” hamlelerini başlatması.

Kılık kıyafet konusunda CHP’nin yanlışlarını düzelterek, bilhassa “başörtüsü” konusunda doğru adımlar atmaya başlaması.

Yine başörtüsü serbestisine yasal güvence sağlamak amacıyla kanun teklifleri vermesi. Hatta “anayasal güvence” konusunda da destek vermeye hazır olduğunu açıklaması.

Partisi içinde “ezan, Kur’an, başörtüsü” gibi toplumun hassas olduğu konularda bu evrimlere karşı söylemlerde bulunanları disiplin kurullarını çalıştırarak partiden ihraç ettirmesi.

İsrail’in yaptığı zulüm ve katliamlara karşı yapılan eylemlere, mitinglere bizzat destek ve demeçleriyle katkıda bulunması. CHP parti binalarına dev Filistin bayrakları astırması.

Parti binalarında namaz kılmak isteyenlere mekân tahsis ettirmesi.

“Hak gelecek, batıl zail olacak” türü Kur’an hükümlerine dayanan ibarelerden sloganlar üretmesi.

“Adalet ve hakkaniyet” kavramlarını her şeyden üstün tuttuğunu her vesile ile vurgulaması.

Erbakan Hocamızın hatıralarını gerçek şekilleri ile dile getirmesi.

AKP’nin sorumsuzca attığı toplumsal kutuplaşma adımlarının, çatışma haline dönmemesi için çok isabetli ve gerekli açıklamalar yapması, adımlar atması.

Yazı uzamasın diye bu örneklerle yetinmek durumundayız.

Böylece CHP’yi bir evrim sürecine sokarak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %48 gibi yüksek bir oy potansiyeline ulaştırmayı başarmıştı. Hem de büyük iftiralara ve uyduruk belgelere rağmen.

CHP’yi hep “Devrimcilik” uygulamaları ile görmek isteyenler için bu evrimcilik hiç de hoş değildi. Bunlara göre CHP; AKP’nin atış poligonundaki “hedef tahtası” olmaya devam etmeliydi. Böylece AKP’nin hedef tahtasına bu atışlarda kaydedeceği isabetler, öz değerlerine karşı çok hassas olan halktan alkış ve destek alsın ve oy potansiyelini koruyabilsin diye düşünmüş olmalıydılar.

Böyle düşünenler birtakım mizansenleri de devreye sokarak, ilk kurultayda Sayın Kılıçdaroğlu’nu alaşağı ederek devre dışına çıkardılar.

Yeni seçilen CHP kadroları ilk iş olarak, bu evrimi tersine çevirerek ve adeta geri R vitesine takarak, “R’evrim” halinde uygulamaya başladılar.

Bize göre bilinçli olarak çam devirmeler de hemen başladı:

Halkın “kahraman” olarak alkışladığı Filistin’in HAMAS kuruluşunu, “terörist” olarak ilan etmek, çam devirme deyimi ile bile karşılanamayacak bir gaf idi. Nitekim AKP hemen hedef tahtasına atışa başladı ve 12’den vurup çılgınca bir alkış aldı.

“AKP’nin şeriat devleti kurmaya hazırlandığı” demeçleri. Nasıl bir mantıkla bunu derler, akıl alacak gibi değil. Görmezler mi ki, AKP iktidarı katmerli faiz uygulamaları, adaletsizlik, liyakate önem vermeme, döneklik, ahlak zaafları, bölüşüm adaletsizlikleri, adam kayırmacılık, kumar, zina, fuhuş, aile temellerini çatırdatması, eğitimin feci hali, üretim katilliği, İsrail’e direkt veya dolaylı destekleri, U dönüşleri, yalancılık, mafyacılık ve daha sayılabilecek hemen her konuda “İslami kural ve kaidelerden en uzak noktada” bulunuyor. Büyük bir halk kesiminin çok hassas olduğu “şeriat devleti hazırlığı” ile iktidarı itham etmek, bu kesime asla doğru olmayan bir şekilde adres göstermek değil de nedir?

Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’nun “evrim” süreci, yeni kadrolarca “R’evrim” sürecine sokularak ve geri döndürülerek “hedef tahtası” yapılacak olan bir CHP, bırakın oylarını geliştirmeyi, vurdukça tozuyacak ve büyük bir kandırmaca gerçekleşecek.

CHP’nin “klasik devrimcilik” düzlemine çekilmesinin, birilerini sahte kahraman olarak yüceltmeye yaramasından başka faydası olmayacağa benziyor.

SÜRÜNGEN

Bir sürüngen sürücüsü olmuşsa sürünün,

Siz o sürüdekiler, sürüm sürüm sürünün!..

QOSHE - CHP r'evrim sürecine girdi - Ekrem Şama
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

CHP r'evrim sürecine girdi

10 0
12.02.2024

CHP’nin parti logosunu hepimiz biliyoruz. Altı okun bir tanesi de “Devrimcilik” olarak belirlenmişti. Bu ok kuruluşta yoktu. 1931 yılında, sonradan ilave edilmişti.

Devrim daha ziyade, hızlı ve ani değişiklikleri ifade eder. CHP bu anlamda devrimciliği, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçildiği 2010 yılına kadar, şöyle veya böyle sürdürmüştür. Kılıçdaroğlu ise devrimcilik yerine, zamana yayarak değiştirme anlamında “evrimciliği” tercih etmiştir.

Nasıl mı?

CHP’yi, tabir caiz ise ılımlılaştırma sürecine sokmuştur. Bazılarının görüşü odur ki, devrimcilikten evrimciliğe geçiş sayılacak olan bu süreçte, Saadet Partisi yöneticileri ile, özellikle Genel Başkan Sayın Temel Karamollaoğlu ile geliştirdiği ve sürdürdüğü yakın ilişki ve dostluğun etkisi olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun “evrim” sürecinde yaptıklarına herkesin bildiği örneklerden verelim:

CHP’nin “devrimcilik” süreci boyunca, muhafazakâr ve dindar kesimle zıtlaşma ve hatta kavga etme pahasına yaptığı uygulamalardan dönerek, bu kesimlerle iyi ilişkiler kurarak, eski yapılan yanlışlardan özür dileyerek, “helalleşme” hamlelerini başlatması.

Kılık kıyafet konusunda CHP’nin yanlışlarını düzelterek, bilhassa “başörtüsü” konusunda doğru adımlar atmaya başlaması.

Yine başörtüsü serbestisine yasal güvence sağlamak amacıyla kanun teklifleri vermesi. Hatta “anayasal güvence” konusunda da destek vermeye hazır olduğunu açıklaması.

Partisi içinde “ezan, Kur’an, başörtüsü” gibi toplumun hassas olduğu konularda bu evrimlere karşı söylemlerde bulunanları disiplin kurullarını........

© Milli Gazete


Get it on Google Play